Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 33 No’lu Gıda ve İçecek Sanayi Meslek Komitesi Meclis Üyeleri artan girdi maliyetlerine karşın ekmek fiyatlarının baskılanmasından dertli. Hammadde maliyetlerinin de, işçilik maliyetlerinin de enerji fiyatlarının da sürekli arttığını kaydeden sektör temsilcileri, ekmek fiyatlarının ise sürekli baskılandığını söyledi.

MTSO 33 No’lu Gıda ve İçecek Sanayi Meslek Komitesi Meclis Üyeleri Abit Dalkılıç ve Mehmet Orğun sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. Özellikle artan girdi maliyetlerine karşı ekmek fiyatlarının artmamasının getirdiği sıkıntılara dikkat çeken Meclis Üyeleri, sektör temsilcilerinin rahatlaması adına maddi destek verilmesi yerine bir yıl süreyle enerjideki KDV’nin yüzde 1’e çekilmesi talebinde bulundu. İhracata yönelik değerlendirmeler yaparak Eximbank’ın yüksek kredi faizlerinden de dert yanan Meclis Üyeleri, ihracatta rekabetçi yapının korunabilmesi için bu oranların da düşürülmesini talep etti.

EFOR ÇAY HALKA AÇILIYOR EFOR ÇAY HALKA AÇILIYOR

Orğun: “Finansta 1-0 mağlubuz”
33 No’lu Komite Meclis Üyesi ve Sizin Un Ltd. Şti Genel Müdürü Mehmet Orğun, özellikle ihracat konusunda yaşanan sıkıntılara dikkat çekti. Yüksek maliyetler nedeniyle fiyat açısından üretimde dezavantajlı olduklarını kaydeden Orğun, bu dezavantajı finansmana erişimde de yaşadıklarını söyledi. İhracatı desteklemek amacıyla kurulmasına rağmen Eximbank’ın uyguladığı kredi faizlerinin ciddi anlamda yüksek olduğunu vurgulayan Orğun şunları söyledi:
“Ben ihracat yaparken karşımdaki kişi finansa yüzde 1,5 faizle ulaşırken ben yüzde 15-16 faiz oranıyla ulaşıyorsam ihracatı nasıl yapacağım. Bu benim rekabet avantajımı elimden alıyor. Normal kredi faizleri yüksek olabilir ama ihracat yapanlar için böyle olmamalı. Geçmişte Eximbank kredi faizleri piyasa faizlerinden daha aşağıdaydı. Belki art niyetli bazı kişiler ihtiyacı olmadığı halde kredi aldı ama bunun ayrımının çok rahat yapılabileceğine, devletin isterse bunu rahatlıkla kontrol edebileceğine inanıyorum.”
Eximbank’ın görevinin piyasadaki faizi regüle etmek olmadığını, bu nedenle faizlerini mutlaka gözden geçirmesi gerektiğini kaydeden Orğun, en kısa sürede kuruluş amacına geri dönmesini beklediklerini belirtti.
Döviz kurunun düşmesinin de ihracatçıları zorladığını dile getiren Orğun, “İç piyasada buğday üretimi yeterli düzeyde olsa kur düşmesi bizleri olumlu etkileyecek ama ithal ürünü işleyip ihraç ediyoruz. Bu durumda döviz bazında yüksek rakamdan getirdiğimiz malımız ucuzlamış oluyor. Dolar bazında işçilik ve enerji maliyetleri ise artıyor bu da sıkıntıyı büyütüyor” dedi.
Döviz kurlarında son dönemlerde aşağı yönlü bir seyir bulunduğunu da hatırlatan Orğun, bu durumun maliyetlere indirim olarak yansımamasından da şikayetçi oldu.

Dalkılıç: “Üretici üzerindeki mali yükler azaltılmalı”
33 No’lu Komite Meclis Üyesi ve Nefis Un Sahibi Abit Dalkılıç da artan maliyetlere değindi. Pandemi ile birlikte gıda sektöründe satışların arttığı izlenimi oluşmasına rağmen durumun çok da iyi olmadığını dile getiren Dalkılıç, özellikle emtia fiyatlarındaki artış nedeniyle karlılık kalmadığını söyledi. Kuraklık nedeniyle buğdayda yaşanan sorun sonrasında buğdayın ithal edildiğini, un fiyatlarının da iki katına çıktığını belirten Dalkılıç, bu durumun ekmek ya da unlu mamul fiyatlarına ise yansıtılamadığını ifade etti. “Buğday yeterli değil, işçiliklere zam geldi, elektrik, doğalgaz fiyatları arttı” diyen Dalkılıç, “Görüldüğü gibi devlet tarafından her şeye zam yapılıyor ama ekmeğe zam yapılacağı zaman engelleniyor. Maliyetler de kontrol edilmeli” ifadesini kullandı.
Maddi bir destek beklemediklerini vurgulayan Dalkılıç şöyle konuştu:
“Biz bu dönemde devlet katkısını maddi olarak talep etmiyoruz. Enerji maliyetlerimizdeki KDV yükünün yüzde 18’den yüzde 1’e indirilmesi en büyük destek olacaktır. İşletme giderleri üzerindeki yük en az bir yıl büyük ölçüde azaltılmalı ki bizler de daha fazla üretim yapalım, daha fazla ihracat yapalım, daha fazla vergi verebilelim.”
Aynı zamanda yönetmeliklerin çok sık değişmesi nedeniyle yaşanan sıkıntılara da değinen Dalkılıç, “Yönetmelikler sabahtan akşama değişiyor. Bir önceki yönetmeliğe göre üretim yapmış oluyoruz ve yapılan denetimlerde suçlu kabul ediliyoruz. Maliyetlerimiz zaten yüksek bir de buna her fırsatta yazılan cezalar eklenince yük daha da ağırlaşıyor” değerlendirmesini yaptı.
Konuşmasının sonunda halk ekmek satışlarına da değinen Dalkılıç, “Belediyelerin asli görevi ekmek üretmek değil. Fırıncılarla haksız bir rekabete giriliyor. Ardından da belediyelere ait ekmek fabrikalarında zarar oluşuyor. Bu zararlar bizlerin vergisi ile karşılanıyor. Tüm Türkiye genelinde halk ekmekler için bir zarar varsa ilgililere görev zararı olarak rücu edilmeli” diye konuştu.