ABD’deki Ulusal Ekonomik Araştırma Bürosu’nun, 'Almanya'nın nükleerden vazgeçmesinin içsel ve dışsal maliyetleri' araştırmasına göre, nükleer enerjiden vazgeçmenin Almanya’ya yıllık maliyetinin yaklaşık 12 milyar dolar ulaştığı, fosil yakıtlı elektrik üretiminin artmasıyla oluşan hava kirliliğinin ise her yıl bin 100 kişinin daha hayatını kaybetmesine neden olduğu ortaya çıktı.
Nükleer enerji dünya gündeminden düşmüyor. 2011 yılında aldığı kararla ülkesindeki 17 nükleer santrali aşamalı olarak kapatma kararı alan Almanya’nın kararı yeniden tartışmaya açıldı. Ülkedeki nükleer santralleri kapatma politikasının Almanya’da kömürle çalışan santrallerin devreye alınmasına yol açtığı ve bunun sonucunda ölümcül sağlık sonuçlarına yol açan hava kirliliğine sebep olduğu ortaya çıktı.
ABD’deki Ulusal Ekonomik Araştırma Bürosu'nun (NBER) yayımladığı rapor, Almanya’nın uyguladığı bu politikanın yıllık maliyetinin yaklaşık 12 milyar dolar olduğunu ortaya koydu. Kaliforniya Üniversitesi’nden Stephen Jarvis ve Olivier Deschene ile Carnegie Mellon Üniversitesi’nden Akshaya Jha’nın hazırladığı, 'Almanya'nın nükleerden vazgeçmesinin içsel ve dışsal maliyetleri' başlıklı raporda, bu rakamın varsayımsal bir nükleer kaza riski ve nükleer atık imha maliyetlerinden daha fazla olduğu belirtildi.
Araştırmacıların yaptığı modellemeye göre, nükleer santrallerin kapatılma kararı uygulanmasaydı, her yıl fosil yakıtlı enerji santrallerinin oluşturduğu hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybeden bin 100 kişinin ölümlerinin de engellenmesi mümkün olabilirdi.
"Hem ekonomik hem de sosyal maliyeti yüksek"
Nükleer kaza riskleri nedeniyle elektrik üretiminde nükleer enerjiden vazgeçen Almanya’nın aldığı kararın ekonomik, çevresel etkisini inceleyen araştırmada, santrallerin devre dışı kalmasının ardından kaybedilen elektrik üretim miktarının öncelikle fosil yakıtlarla ve elektrik ithalatıyla karşılandığı kaydedildi. Bunun da tüketiciler tarafından ödenen elektrik fiyatlarında önemli artışlara sebep olduğu tespit edildi.
NBER’in geçtiğimiz ay yayınladığı rapora göre Almanya, aldığı bu kararla elektrik üretiminde kayba uğramamak için kömür gibi fosil yakıtları daha çok kullandı. Termik santrallerin elektrik üretimindeki payının artması sera gazı salınımının etkisini artırırken, özellikle santrallerin kurulu olduğu bölgelerde ciddi sağlık problemlerinin kaynağı olan hava kirliliğinin de artmasına sebep oldu. Elektrik üretiminde nükleer enerjiden vazgeçmenin Almanya’ya sosyal maliyetinin yıllık 12 milyar dolar gibi bir oran olarak hesaplanırken, bu tutarın yüzde 70’inin elektrik üretiminde fosil yakıtların kullanılmasıyla artan ölüm risklerinden kaynaklandığı belirtildi. Araştırmaya göre nükleer santraller bugün çalışmaya devam etseydi, fosil yakıtlı enerji santrallerinin oluşturduğu hava kirliliği nedeniyle her yıl hayatını kaybeden bin 100 kişinin bugün yaşama olasılığının da yüksek olduğunu ortaya koydu.
Ayrıca, enerjide yenilenebilir kaynakların payını artırmak için planlanan bu dönüşüm, nükleer santralleri kapatmadan kömür santrallerinin veya doğalgaz türbinlerinin ikamesi için uygulansaydı yüzde 25 daha az doğalgaz ve yüzde 33 daha az kömür yakılabilecekti.
"Örnek gösterilmişti"
Japonya’da 2011 yılında Fukuşima Nükleer Güç Santrali’nde yaşanan felaket, tüm dünyada özellikle de nükleer santrale sahip ülkelerde çokça tartışılmıştı. Bu tartışmaların yaşandığı ülkelerden biri olan Almanya, bu kazanın hemen ardından ülkedeki elektrik üretiminde yüzde 25 gibi ciddi bir paya sahip olan 17 nükleer güç santralini 2022’ye kadar kapatma kararını almıştı. Almanya’nın aldığı bu karar nükleer karşıtı kuruluşlar tarafından örnek gösterilmişti. Ancak yıllar içerisinde ortaya çıkan sonuçlar ve son araştırmalar alınan bu kararın olumsuz sonuçlarının Almanya’yı yakından etkilediğini ortaya koydu. Nükleer enerjinin iklim değişikliğiyle mücadelede küresel çözümün bir parçası olması gerektiği tartışılırken, Almanya’nın tüm nükleer santrallerini kapatma kararı almasıyla iklim değişikliğiyle mücadelede fırsatı kaçırmış olacağının da altı çizildi.
Bugün dünyada elektrik üretiminin yüzde 10’u nükleer enerjiden elde edilirken, 52 yeni reaktörün inşaatına da devam ediliyor. Akkuyu Nükleer Santrali ile de Türkiye de nükleer santrali bulunan ülkeler arasında girmeye hazırlanıyor.