Antalya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Cansel Tuncer ve Başkan Başdanışmanı Cem Oğuz, Konyaaltı Sahili Projesi iddialarına basın toplantısı ile yanıt verdi. İhalenin iptaline yönelik kararın keyfi veya siyasi olmayıp tamamen yasal zorunluluk olduğunu vurgulayan belirten Tuncer, “Yatırım için bir kuruş bedel harcamayan, sadece dükkanları teslim alıp kira toplamak üzere işleten bir kiracıya 28 yıl süre ile kiraya verilmesinin hiçbir akla, mantığa, vicdana sığmayacağı açıktır” dedi. Cem Oğuz da, Antepe’nin Konyaaltı Sahil Projesi ihalesi nedeniyle zarara uğradığına dikkat çekti.
Şeffaf belediyecilik anlayışı ve sorumluluğu ile iş ve işlemlerini her zaman açık ve dürüstçe kamuoyu ile paylaşmayı ilke edinen Antalya Büyükşehir Belediyesi, Konyaaltı Sahil Projesi ile ilgili iddialar hakkında bir kez daha kamuoyunu bilgilendirdi. Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Av. Cansel Tuncer ve Başkan Başdanışmanı Dr. Cem Oğuz, bilgi ve belgelerle düzenlediği basın toplantısı ile tüm gerçekleri ortaya koydu. Cansel Tuncer, öncelikle hakkında çıkan asılsız şok ses kayıt haberlerine görüntülerle açıklık getirdi.
Genel Sekreter Cansel Tuncer, Konyaaltı Sahil Projesi ile ilgili her zaman şeffaf davrandıklarını belirterek kişiler üzerinden değil, belge ve somut deliller ile kamuoyunu aydınlattıklarını söyledi. Tuncer, 21 Ocak 2020 tarihinde Büyükşehir Belediyesi Hizmet Binası’nda alt kiracılar ile yapılan toplantının görüntülerini basın mensuplarına izletti. Tuncer, toplantının Başkan Muhittin Böcek’in talimatı ile ilgili Genel Sekreter Yardımcısı, Başkan danışmanları, sahil ile ilgili tüm Daire Başkanları ve birim müdürlerinin katılımıyla gerçekleştiğini belirterek, “Toplantının tamamı görüntülü olarak kayıt altına alınan açık ve resmi bir toplantıdır. Gizli bir görüşme kesinlikle değildir” dedi.
ALKOÇLAR BELEDİYENİN DENETİMİNDEDİR
Konyaaltı Sahili’nin halkın ortak kullanımındaki halka açık bir alan olduğunun altını çizen Genel Sekreter Tuncer, Antalya halkı adına sahilin işletmesinin ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak yerine getirilip getirilmediğini denetleme yetkisinin de Büyükşehir Belediyesi’nde olduğunu ifade etti. Tuncer, bunun taraflar arasında imzalanan kira sözleşmesinde de açıkça yer aldığına vurgu yaparak, “Alkoçlar da belediyemizin denetiminde ve kontrolünde bir firmadır. Sahil işletmesini mevzuata uygun olarak her kim alır ise bu denetim ve gözetim yetkisi de devam edecektir, kamu adına devam etmek zorundadır” dedi. Tuncer, tüm bu bilgiler ışığında şahsı hakkında ortaya atılan gerçek dışı ve asılsız iddia sebebiyle haberi yapanları kamuoyunun vicdanına teslim ettiğini dile getirirken, bu gerçek dışı iddia sebebiyle yasal haklarını da kullandığını kaydetti. Cansel Tuncer, savcılığın ise kendisi ve Belediye Encümeni ile ilgili Alkoçlar tarafından yapılan suç duyurusu hakkında takipsizlik ve ileme konulmama kararı verdiğini söyledi.
ALINAN KARAR YASAL ZORUNLULUK
Tuncer, Konyaaltı sahiliyle ilgili şu anda yaşanmakta olan hukuki süreç hakkında da bilgilendirmede bulundu. 20 Ocak 2020 tarihinde ihalenin iptal edildiğini anlatan Tuncer,
Sayıştay, Mülkiye Müfettişleri raporları, Çevre Şehircilik Bakanlığı Milli Emlak Daire Başkanlığı tespitleri ve Belediyenin ilgili birimlerinin rapor ve tespitleri sonucunda alınan ihalenin iptali yönündeki kararın keyfi veya siyasi olmayıp tamamen yasal zorunluluk olduğunu belirtti. Tuncer kira sözleşmesinin fesih edilmesinin altında yatan bir diğer etkenin ise yapılan tüm ihtarlara rağmen kiracının sözleşmenin gereklerini yerine getirmemesi olduğunun altını çizdi.
İHALE ŞEKLİ YANLIŞ
Konyaaltı Sahil Projesinin ihale sürecini de paylaşan Tuncer, işin ihale edilme yönteminin de yanlış olduğunu vurguladı. Cansel Tuncer, Konyaaltı Sahil Projesi’nde olduğu gibi 28 yıl gibi uzun süreli kiralamaların mevzuatlar gereği ancak belediye meclisi kararıyla, yap-işlet-devret modeli ile yatırım maliyeti yüklenici tarafından gerçekleştirilen kiralamalarda, yatırım maliyetinin karşılanması amacı ile yapılabileceğini belirterek, “Yatırım için bir kuruş bedel harcamayan, sadece dükkanları teslim alıp kira toplamak üzere işleten bir kiracıya 28 yıl süre ile kiraya verilmesinin hiçbir akla, mantığa, vicdana sığmayacağı açıktır” dedi.
KAMU ZARARI OLUŞTU
Tuncer, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği Teftiş Raporu ve Sayıştay Başkanlığı Düzenlilik Denetim Raporu’nda da muhammen bedel tespitinin Devlet İhale Kanununa göre yapılmadığının belirtildiğine işaret ederek, bedel tespitinin sadece Emlak İstimlak Daire Başkanlığı bünyesindeki Emlak Şube Müdürü ve iki bilgisayar işletmeni tarafından yapıldığını ve bedel tespitinin hiçbir bilgi ve belgeye dayanmadığı yönünde ifadeler olduğunu söyledi. Tuncer ayrıca muhammen bedelin rayiç bedeli üzerinden kiraya verilmeyerek Belediyenin gelirinin azalmasına neden olunduğunun da raporlarda yer aldığını belirterek bu durumun da kamu zararına yol açtığını ifade etti.
REKABET UNSURU SAĞLANMADI
Genel Sekreter Tuncer, Konyaaltı Sahil Projesinin ihalesi ile ilgili olarak Devlet İhale Kanunu ‘İhalede açıklık ve rekabetin sağlanması esastır’ hükmüne de uyulmadığını ifade ederek
İhale şartnamesine konulan yeterliliklerin, çok az sayıda katılım olmasının, ihalenin önceden planlandığının bir emaresi olarak ortaya çıktığının da yine raporlarda yer aldığını söyledi.
Mülkiye Müfettişinin incelemesinin halen devam ettiği bilgisini veren Tuncer, raporun sonucunun belediye ile paylaşılmadığının altını çizdi. Tuncer, rapor henüz kesinlik kazanmamış ve kendilerine ulaşmamış iken dün düzenlenen basın toplantısında eski belediye başkanının bu raporun sonuçlandığına yönelik sözlerinin anlaşılır olmadığını belirterek, “Yayınlanmamış bir bilgiye nasıl ulaşılabiliyor? Bizler süreci bu kadar şeffaf götürmeye çalışırken kapalı kapılar ardında neler yapıldığını da kamuoyunun vicdanına bırakıyorum” ifadelerini kullandı.
BELEDİYE ZARAR EDİYOR
Cansel Tuncer, Konyaaltı Sahil Projesi’nin iki kez yap işlet devret modeli ile 129 milyon liraya ihale edildiğini belirterek, “Bu iki ihalenin şartnamesi gereği yüklenici projeyi tamamladıktan sonra işletme giderlerini üstleniyor, ayrıca belediyeye 6 milyon lira civarında da bir kira bedeli ödüyordu. Ardından meclis kararı olmaksızın belediye kaynaklarıyla 254 milyon liraya tamamlanan proje, hiçbir yatırımı bulunmayan işletmeciye 8.5 milyon liraya kiraya verilmiştir” dedi.
Konyaaltı Sahil Projesi için Büyükşehir Belediyesi’nin kasasından 254.289.127-TL yatırım bedeli ödendiğini söyleyen Tuncer, belediyenin zarar ettiğini belirterek şunları söyledi; “Bugüne kadar toplam 20.979.465.-TL. gelir elde edildiği halde, Belediyemizce Defterdarlık ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ödenen kira ve arz bedelleri ile işletme giderleri olarak toplam 35.998.581.-TL. ödeme yapıldı. Belediyenin borçlanma yolu ile proje yapım maliyeti olarak bütçesinden ödediği 254.289.127-TL’ye ilaveten, bu yatırımı karşılamadığı gibi ayrıca her yıl, tahsil ettiği gelirin üzerinde gider yapmasına sebebiyet verilmiştir. Belediyemizin iki yılda 15.019.116.-TL. zarar ettiği dikkate alındığında, Belediyemizin 254.289.127.-TL yapım bedeli zararının yanında her yıl yaklaşık 8-10 milyon TL daha zarara uğrayacağı ve bu zarara kira süresi olan 28 yıl boyunca katlanacağı çok açıktır.”
YARGI SÜRECİNİ TAKİP EDİYORUZ
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin ihalenin iptaline ilişkin Encümen Kararının iptali istemiyle İdari Yargı Yoluna gittiğini belirten Tuncer, idarenin savunması alınana kadar geçici olarak “yürütmenin durdurulmasına” karar verildiğini söyledi ve bu kararı belediyenin
cevabından sonra yeniden değerlendirileceğini belirtti. Tuncer, “İdaremizin Kira Sözleşmesinin feshi işlemine karşı verilmiş herhangi bir yargı kararı bulunmamaktadır. Yargı sürecini hep birlikte takip edeceğiz” dedi.
İKİ KEZ İHTARNAME GÖNDERİLDİ
Sözleşmenin feshi durumunda izlenecek usul ve esaslar ile kiralananın ne şekilde tahliye edileceği hususunun da sözleşmede açıkça yer aldığını söyleyen Tuncer, kiracıya
taşınmazı belediyeye sözleşmeye uygun olarak teslim etmesi için iki kez ihtarname çekildiğini vurgulayarak, taşınmazın halen teslim edilmediğine dikkat çekti. Tuncer,
Kaymakamlık’a tahliyenin gerçekleştirilmesi için yazı yazıldığını ve bunun cevabının beklendiğini de anlattı.
HALKIN ÇIKARLARI KORUNACAK
Tuncer tüm bu hususlar dikkate alındığında halkın çıkarlarının kim tarafından korunmak istendiğinin açıkça ortada olduğunu belirterek, “Hiçbir kişi ve kurum hedef alınarak işlem yapılmamış, kamu zararına yol açan bir uygulamaya izin verilmemiştir. Konyaaltı Sahil Projesi İhalesinin iptali de bu kapsamda değerlendirilerek, halkın menfaatleri korunacak, bu tesislerin işletilmesi sürdürülecek; ancak konunun birtakım odaklar tarafından sulandırılması ve bilgi kirliliği yaratılmasına asla müsaade edilmeyecektir. İhalenin iptal edilmesi işlemiyle Sahil Projesinin iptal edilmediği, Sahil Projesine ilişkin tüm hizmetlerin eksiksiz ve tam olarak yerine getirileceği tüm kamuoyu tarafından bilinmelidir” dedi.
CEM OĞUZ SUNUMLA ANLATTI
Büyükşehir Belediye Başkanı Baş Danışmanı Dr. Cem Oğuz da, sunum üzerinden Konyaaltı Sahili Projesi iddialarına açıklık getirdi. Cem Oğuz, Konyaaltı Sahili’nde 2014 yılında elde edilen yarışma projesinin tam olarak uygulanmadığını söyledi. Projede yer alan 41 adet dükkan 29 Mart yerel seçimlerinden iki gün önce proje tadilatı ruhsatı verilerek 53 dükkana çıkarıldığına dikkati çekti.
FİYAT ARTIŞI DÜŞÜNDÜRÜCÜ
Cem Oğuz, Konyaaltı Sahil Projesi yapım süreciyle ilgili şu bilgileri verdi: “17 Kasım 2016- 19 Ocak 2017 tarihleri arasında yap-işlet- devret modeliyle 129 bin 471 lira 934 liralık bir bedelle ihaleye çıkarılıyor. Yani bu ihale usulüne göre tüm işletme giderleri yükleniciye ait. Belediye bir lira harcamıyor, iş bittikten sonra kira geliri elde ederek burayı belli bir süre işletmeciye veriyor. Antalya’da 4 ayrı başkanın buna benzer projeleri var. Lara Beach, Atatürk Parkı, Konyaaltı Belediyesi’nin sahil düzenlemesi ve eski Beach Park. Bu projeler yap-işlet-devret modeli ile 10 yıllığına verilmiş. Ayrıca işletme giderleri de yükleniciye ait. Yap işlet devret modelinde yaklaşık olarak 5 ila 6 yıl arasında amortisman süresi var. Yani bu süreden sonra yatırdığı bedeli işletmeci geri alabiliyor. Belediye 3 Mart 2018 Tarih 450 No’lu Encümen Kararı İle Yap-İşlet-Devret modelinden vazgeçilerek 254.289.127 TL bedelle kendi inşa ettiriyor. Yap, işlet, devret ile 129 milyona ihaleye çıkarılan aynı proje bir yıl sonra aynı imalatla 254 milyon liraya nasıl çıkabilir. Bir yıl geçmiş. Bu fiyat artışı düşündürücü” diye konuştu.
İHALEDE DOĞAL AFET KANUNU UYGULANMIŞ
Cem Oğuz, ihale yönteminde sıkıntı olduğuna dikkat çekerek, “Sayıştay raporlarında belirtildiği gibi ‘’Açık İhale’’ olması gerekirken yapım işinin doğal afet, salgın hastalık gibi ön görülemeyen durumları kapsayan 21-b pazarlık usulüyle yapılmasını eleştirdi. Cem Oğuz, “Yapım-Hizmet-Mal Alımı aynı anda ihale edilemez. Konyaaltı ihalelerinde bu göz önünde bulundurulmamış. İhaleye esas teşkil eden projede detaylara göre yaklaşık maliyet hesaplanmış. Ancak işe başlar başlamaz proje ve malzeme değişikliği yapılıp yeni birim fiyatlar hesaplanmış. Tüm etaplarda yüzde 20 iş artışı yapılarak yeni birim fiyatlar belirlenmiştir. Ayrı ayrı ihale edilmesine rağmen tüm sahil tek ihale gibi davranılarak; peyzaj, inşaat, elektrik, makine işleri dağılımı ve ödemesi yapılmıştır” diye konuştu.
ANTEPE ZARARLI ÇIKTI
Cem Oğuz ANTEPE’nin projeden gelirinin 191 bin 926 bin 418, giderinin ise 191 bin 734, karının da 192 bin lira olduğunu belirterek, “Genel giderler mevcutken kar gibi gözüküyor. Ancak personel gideri yok. 173 tane personel çalışıyor. Teknik eleman ve yönetim giderleri bunlara dahil değil. Bir sürü elaman çalıştı. Onları da koyduğumuz zaman kar ortadan kalkıyor. ANTEPE bu işten zararlı çıkıyor. Bu kadar yüksek fiyatlarlar 129 milyondan 254 milyona çıkan bir inşaat kalemi zarar etmesi çok ilginç” dedi.
FATURALARI GÖSTERDİ
Yüksek maliyetli fiyatları Antepe’nin belediyeye kestiği faturalar üzerinden gösteren Cem Oğuz şöyle devam etti: “Bu fiyatlar nasıl olmuş bir bakalım. Meşhur dubalar bir hakedişte KDV dahil 1050 liraya, diğer bir hakkedişte 1200 liraya belediyeye fatura edilmiş. Bunlardan varyant ve Boğaçayı da dahil toplam 3500 tane kullanılmış. Şimdi aynı sınır elemanını belediye olarak kendimiz 12 liraya imal ettik. Hatta daha kalitelisini. 4 adet arı figürlü bitki heykelinin belediyeye kesilen faturası 272 bin lira. Güncel piyasa fiyatı 8 bin lira. Aynısını Park Bahçeler Daire Başkanlığımız kendi imkanlarımız ile üretebiliriz dedi. Sadece çelik bir karkas sonuçta. Kendi imkanlarımızla çözebileceğimizi bir çok malzeme çok yüksek fiyatlarla alınarak, belediye kasasından 254 milyon liranın çıkmasına sebep olunmuş.”
ASANSÖRÜN PROJESİ YOK
Varyant üzerindeki panoramik asansörün sürekli arızalanmasına da açıklık getiren Cem Oğuz, “En çok panoramik asansör konusunda şikayet alıyoruz. Ama öyle bir panoramik asansör yapılmış ki, 33 metrelik panoramik asansörün projesini hala bulamadık. ANTEPE şirketinde yok, yüklenici firmada yok, belediyede yok. 33 metre yüksekteki bir asansörün güvenliğine, inşaat sistemine çok dikkate dilmesi lazım. Su yalıtımı yapılmamış. Bugünkü yağmurlarda oluk gibi içeriye su akıyor. Sürekli motorları yakıyor. Su yalıtımı yapılmadığı gibi ısı yalıtımı da yapılmamış. Antalya’da hava sıcaklığı 40 derecenin üzerine çıktığı zaman makine dairesindeki sıcaklık 100 dereceye çıkıyor. Kart yandı kaç kez. Bu kadar kontrolsüz bu kadar denetimsiz bir imalat yaptırılmış. ANTEPE şirketi olarak bu arızalar için şu ana kadar yaklaşık 150 bin lira ödemişiz. Daha bir buçuk yıl önce yapılmış bir asansörün bu kadar sorun çıkarması enteresan. Bu kadar denetimsiz kontrolsüz inşaatlar yapılmış. 254 milyon lira bir bedel belediyemizden çıkmış. Bu kadar yüksek rakamlarla kar da elde edememiş” ifadesini kullandı.