Prof. Dr. Ahmet Var, eğer hastada kalp hastalığı riski yüksekse ve B vitamini eksikliği belirtileri varsa homosistein testinin yaptırılması gerektiğini dile getirdi.
Test hakkında bilgi veren Prof. Dr. Var, “Homosistein testi kandaki homosistein düzeylerinin ölçülmesiyle yapılan basit fakat önemli bilgiler veren bir kan testidir. Yüksek homosistein düzeyleri damarsal yapılara zarar vererek damar içerisinde tıkayıcı plaklara neden olur. Bu nedenle homosistein yüksekliği kalp hastalıkları, bunama ve felç için bir risk faktörüdür. Homosistein aslında bir amino asittir ve yiyeceklerde bulunmadığı için beslenme yolu ile alınamaz. Homosistein vücutta metilasyon dediğimiz sağlıklı bir metabolizmanın sürdürülmesinde önem taşıyan biyokimyasal yolakların doğru bir şekilde çalışmasına yardımcı olur. Yanlış beslenme ile B grubu vitaminlerinde azalma ve bazı genetik bozukluklar homosistein birikimine neden olur. Homosistein düzeyleri hekimlere hastanın kardiyovasküler riskini değerlendirmede, kişinin B6, B12 ve Folik Asit vitamin eksiklerini değerlendirmede ve önleyici önlemlerin alınmasında yol gösterir” diye konuştu.
BESLENME ALIŞKANLIKLARI DA ETKİLİYOR
Beslenme alışkanlıklarının homosistein seviyeleri üzerinde etkili olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ahmet Var şöyle devam etti: “Kalp hastalığı riskiniz yüksekse ve B vitamini eksikliği belirtileriniz varsa homosistein testini yaptırmalısınız. B vitamini eksikliğinin en yaygın belirtileri baş dönmesi, yorgunluk, kas zayıflığı, ayaklarda, kollarda ve ellerde karıncalanma, hafıza sorunları, sinirlilik ve unutkanlık olarak sıralanabilir. Gözlemsel çalışmalar, folatın başlıca kaynakları olan meyve ve sebzelerin yüksek alımının, daha düşük felç ve koroner kalp hastalığı oranlarıyla ilişkili olduğunu göstermiştir. Fakat vitamin desteği almak tek başına koroner kalp hastalığı riskini azaltmaz. Sağlıklı beslenme, egzersiz, sigarayı bırakma gibi yaşam tarzı değişiklikleri de kalp sağlığını olumlu yönde etkileyecektir”
Prof. Dr. Ahmet Var son olarak şu ifadeleri kullandı: “Çalışmalardan elde edilen veriler, kronik yüksek alkol tüketiminin, sigara içmenin ve yoğun kahve tüketiminin yüksek homosistein seviyeleriyle ilişkili olduğunu, fiziksel aktivitenin ise homosistein düzeylerini ideal seviyelere indirebildiğini göstermektedir. Meyve ve sebze alımının artırılmasıyla ve folik asit ve B vitaminleri takviyesi kullanılarak güvenli ve ucuz bir şekilde homosistein düzeyleri kontrol altına alınabilir”