Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 35 No’lu Geri Dönüşüm, Plastik ve Kimya Meslek Komitesi Meclis Üyeleri, atık plastik ithalat kotasının eskiden olduğu gibi yüzde 80’e çıkarılmasını istiyor. Kotanın düşürülmesi ile firmaların yurtdışındaki rekabetçi yapılarının zayıflayacağına işaret eden Meclis Üyeleri, sektörde ihracatın artması adına genelgede değişiklik yapılmasının önemine dikkat çekti. 

ÜZÜM YETİŞTİRİCİLİĞİNİ CANLANDIRACAK YATIRIM MODELİ ÜZÜM YETİŞTİRİCİLİĞİNİ CANLANDIRACAK YATIRIM MODELİ

MTSO 35 No’lu Geri Dönüşüm, Plastik ve Kimya Meslek Komitesi Meclis Üyeleri sektörde yaşanan gelişmeleri ve pandemi sürecinin sektör üzerindeki etkilerini değerlendirdi. Bir taraftan yeni uygulamaların sektöre yansımaları hakkında bilgi veren Meclis Üyeleri, diğer yandan artan çevre bilinciyle birlikte gelen sıfır atık projesi gibi adımların sektör üzerindeki etkilerini yorumladı. Pandemi sürecinde yurtiçi ve yurtdışında yaşanan gelişmeler de değerlendirmeler arasında yer aldı. 

Kılıççıoğlu: “Genelge değişmezse rekabet zorlaşır”
Atık İthalat Genelgesi ile atık plastik ithalat kotasında yapılan değişikliği değerlendiren MTSO 35 No’lu Komite Meclis Üyesi ve BVS Plastik Ambalaj Sahibi Sabahattin Kıllıççıoğlu, şunları söyledi: 
“2020/22 sayılı Atık İthalat Genelgesi ile yaklaşık bir ay önce atık plastik ithalat kotalarında değişikliğe gidildi. Mevcut durumda plastik sektöründe çalışan firmalarımız örneğin 100 tonluk kapasite raporuna sahipse bunun yüzde 80’e kadarına ithalat kotası alabiliyordu. Yani hurda, ikinci el olarak tabir edilen plastikleri yurtdışından Türkiye’ye getirebiliyorlardı. Şimdi yeni genelge ile bu oran yüzde 50’ye indirildi. Bu da sektörde ciddi bir sıkıntı yaratıyor. Çünkü bu plastiklerin çöp torbasından altyapı borularına, arazilerdeki sulama borularından, meyve sebze kasalarına kadar çok geniş bir kullanım alanı var. Hurda plastik ülkemizde işleniyor ve bir kısmı yurtiçine satılırken bir kısmı ihraç ediliyordu. Yeni uygulama ile fiyat rekabeti yapabilmemiz zor olacağı için ihracatta da sorun yaşanacaktır. Konunun tekrar gözden geçirilip kotanın eski değer olan yüzde 80’e çıkarılmasını talep ediyoruz.”
Ülke ekonomisinin üretim ve ihracat ile yeniden canlanabileceğine dikkat çeken Kılıççıoğlu, bu nedenle üretici ihracatçılara yönelik ayrı destek paketi hazırlanmasının büyük önem taşıdığını söyledi. Bu paket içerisinde mutlaka finansmana erişimin kolaylaştırılması gerektiğini vurgulayan Kılıççıoğlu, ar-ge destekleri ya da istihdam desteklerinin de bu pakette bulunmasının fayda getireceğine inandığını dile getirdi. 
Çevre bilincinin artmasına paralel sıfır atık projesi gibi bir takım yeni projelerin de devreye girdiğini hatırlatan Kılıççıoğlu, bu tür uygulamaların sektöre yansımalarını ise şöyle yorumladı: 
“Plastiğin doğada kaybolma süresi için 100 yıldan bahsediliyor ve bu nedenle kullanılmaması telkin ediliyor. Oysa plastik dünyaya entegre olmuş, artık her alanda kullanılan bir malzeme. Bu nedenle sektör ar-ge çalışmalarına ağırlık veriyor. Malzemelerin içerisine karıştırılan bir hammadde ile plastiğin doğada yok olma süresi 20 yıl gibi daha kısa sürelere indirilebiliyor. Türkiye’deki bazı firmalar da bu hammaddenin ithalatına başladı, çünkü çevreci kuruluşların büyük bölümünden bu talep geliyor ve yurtdışına satış için gerekli şartlar içinde aranıyor. Bu nedenle önümüzdeki süreçte gelişecek ar-ge ile plastiğe çevreyle dost ürün özelliği kazandırılacağını düşünüyorum.”

Altuntaş: “Sektörde toparlanma süreci başladı”
MTSO 35 No’lu Komite Meclis Üyesi ve Özaltuntaş Metal Makine Plastik Firma Sahibi Caner Altuntaş ise pandeminin sektöre yansımalarını değerlendirdi. Her sektörde olduğu gibi geri dönüşüm sektörünün de bu süreçten olumsuz etkilendiğine dikkat çeken Altuntaş, yalnızca yurtiçinde değil, yurtdışında da pazarın oldukça daraldığını bildirdi. Özellikle pandeminin ilk aylarında yaklaşık 2-3 ay boyunca sektörde üretimin durma noktasına geldiğini kaydeden Altuntaş, özellikle Avrupa pazarından talebin bu süreçte yüzde 80-90 azaldığını bildirdi. Şu anda ise toparlanma sürecinin devam ettiğini, firmaların yaklaşık yüzde 80 kapasiteyle çalışmaya başladığını dile getiren Altuntaş, yatırımın artarak devam etmesi, satışların sürdürülebilir olması için rekabetçi yapının korunmasının önemini vurguladı. Bunun için ithalata bağımlılığın azaltılmasının önemine değinen Altuntaş, İzmir TÜPRAŞ Rafinerisi’nde kimyevi maddeler üretildiğini hatırlatarak, “Bu üretim Türkiye’nin ihtiyacının ancak yüzde 1-2’sini karşılıyor. Bu nedenle yerli üretimin desteklenip bu oranın artırılması önemli” dedi. 
Sektörde geri dönüşümcülerin yaşadığı sorunlara da değinen Altuntaş, ekonomiye ciddi katkı sağlayan bu firmaların tehlikeli ve tehlikesiz atık geri kazanım tesisi kurmak adına yer bulmakta zorlandığını söyledi. OSB’lerde tesis kurulumuna izin verilmediğini hatırlatan Altuntaş, mevcut yerlerinin ise ihtiyacı karşılamadığını dile getirdi. Ayrıştırma soncu ortaya çıkan çöp ve diğer atıkların imhasında da yer sorunu yaşandığını bildiren Altuntaş, “Sorunlarımız bununla da sınırlı değil. Sektörümüzde KDV olmaması nedeniyle perakende alışlarda fatura kesemiyor ve sorun yaşıyoruz. Bu konuda da Maliye Bakanlığından yardım talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.