Türkiye Kamu-Sen Mersin İl Temsilcisi ve Türk Eğitim-Sen Mersin 1 No’lu Şube Başkanı Metin Ercan, 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle bir mesaj yayımladı.
Zafer’in 98’inci yıl dönümü nedeniyle yayımladığı mesajda, Ağustos Ayı’nın, Türk Milleti açısından önemine değinen Ercan: “Tarihimizin en kritik zaferlerini elde ettiğimiz ağustos ayında, bu toprakların ebedi vatanımız olduğunu bir kere daha tescilleyen, Türk milletini bu topraklardan kazıyıp atmak gayesiyle her türlü kirli oyunu sahneleyen şer güçlere Türk’ün azap verici tokadını indirdiğimiz 30 Ağustos Zafer Bayramının 98. yıldönümünü coşku ve gururla kutlamaktayız” dedi.
26 Ağustos 1071’de Malazgirt’te alınan zaferin bu toprakları vatan yaptığını kaydeden Ercan, 26-30 Ağustos 1922 tarihlerinde Dumlupınar’da alınan zaferin de Türk tarihinin en önemli zaferi olduğunu vurguladı. Ercan mesajında: “26 Ağustos 1071’de Malazgirt Zaferi ile kapılarını açtığımız ve vatan yaptığımız bu topraklarda, Türk tarihinin belki de en anlamlı ve en önemli zaferi, 26 Ağustos günü başlayıp 30 Ağustos 1922 tarihinde Dumlupınar’da, Mustafa Kemal Atatürk komutasında zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi’dir” ifadelerine yer verdi.
“30 Ağustos Türk Milleti’nin verdiği en güzel cevaptır”
30 Ağustos tarihinin önemine de değinen Metin Ercan: “30 Ağustos; yaklaşık 900 yıl boyunca bizleri bu topraklardan kazıyıp atmak için bir araya gelen güçlere Türk milletinin verdiği tarihî cevabın adı; 26 Ağustos 1071’de Malazgirt’le başlayan Türk hâkimiyetinin bir kez daha perçinlendiği ve Anadolu’nun kadim ve ebedi Türk yurdu olduğunun tescil edildiği gündür. 30 Ağustos; cebren ve hile ile bütün kaleleri zaptedilen, bütün tersanelerine girilen, bütün orduları dağıtılan ve her köşesi bilfiil işgal edilen Türk milletinin var oluş mücadelesinin zaferle taçlandığı gündür. 30 Ağustos; bir milletin yokluk, yoksulluk, açlık ve imkânsızlıklar içinde işgale ve kıyıma karşı şahlanarak “Bu topraklarda sınırlar kalemle değil kanla çizilir” dediği gündür” dedi.
“Tarih sadece savaş anısı değildir!”
Tarihin yalnızca kahramanlık destanlarıyla dolu savaş anılarının olmadığını, geçmişte yaşanan hatalardan ders çıkarılarak bir milletin acı, tatlı tecrübelerine verilen isim olduğuna dikkat çeken Ercan: “Tarih, yalnızca övünmek ve geçmişimizle gururlanmak için ders kitaplarına eklediğimiz kahramanlık destanları ya da savaş anıları değildir. Geçmişin hatalarından ders çıkarıp, yapılan yanlışları azaltıp doğruları çoğalttığımızda anlam ve değer kazanan, bir milletin acı, tatlı tecrübelerinin bütününe verilen isimdir tarih… Türk tarihi de sayısız kahramanlıkların yanında sayısız ibret ve dersleri de içeren adeta bir hayat kitabı, bu milletin Anadolu’da huzur ve barış içinde yaşayabilmesi için yol gösterici yegâne kaynaktır. Tıpkı geçtiğimiz yüzyılın başında olduğu gibi bugün de etrafımız Mehmet Akif Ersoy’un dizelerindeki ifadeyle “bütün akvam-ı beşer” tarafından sarılmaktadır. Bir asır önce atalarımızdan aldıkları dersle bu toprakları ardına dahi bakmadan terk eden milletler yine bir araya gelerek Türk milletine karşı birleşme çağrıları yapmaktadır. Bu çağrıyı yapanın I. Dünya Savaşı’ndaki müttefikimiz Almanya’nın Şansölyesi olması, Anadolu topraklarının ve kaynaklarının sırtlan sürülerinin iştahını ne denli kabarttığı gerçeğini ortaya koymaktadır” şeklinde görüş belirtti.
“Küresel güçler büyük bir çatışmayı körüklüyor”
Ülkemizin bulunduğu coğrafya üzerinde küresel güçlerin büyük ve kanlı bir çatışmayı körüklediklerini ifade eden Metin Ercan: “Coğrafyamızda gidişat hiç de iyi görünmemekte, küresel güçler vatanımız üzerinde büyük ve kanlı bir çatışmayı süratle körüklemektedir. Geçtiğimiz asırda milletlerin kaynaklarını sömürüp, kanla kurdukları sözde medeniyetleri ile mazlumlara hayatı dar eden emperyalistler, 21. yüzyılın kaynak paylaşımını ve yeni sömürü düzenini de bölge milletlerinin haklarını gasp ederek gerçekleştirmek arzusundadır. Türk milleti yaşanan son gelişmeler karşısında uyanık olmak, bütün ayrılıkları bir tarafa bırakarak saflarını sıklaştırmak, birliğini pekiştirmek zorundadır. Bütün bu saldırılar karşısında, büyük Türk tarihinin sayfalarını karıştırıp geçmişte yaşadıklarımızla bugün içinde bulunduğumuz durumu karşılaştırdığımızda, oyunun ve olayların birebir örtüştüğünü görürüz. Bu bakımdan geçmişimizin acı tecrübelerinden çıkardığımız dersleri hayata geçirmeli, Devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği muasır medeniyet yolunda kararlı bir şekilde yürümeliyiz. Tarihi, dönemin şartlarına göre değil de bugünkü şartlarla değerlendirerek bizlere özgürlüğümüzü ve bağımsız Devletimizi armağan etmiş kahraman ecdadımıza saldırarak; fikir ve düşünce farklılıklarını bir ayrışma unsuru haline getirip milletimizi kutuplaştırarak; adalet terazisinin ayarını bozarak; liyakati yok edip yandaş bir kesim yaratarak kişisel ve siyasi menfaat sağlama peşinde koşan tüm gruplar bu milletin sinesinden sökülüp atılmadıkça, Türk milleti bu topraklarda rahat yüzü görmeyecektir” dedi.
“Bu vatan, Türk milletinin kadim ve en son yurdudur”
Türk Milleti’nin en meşru haklarını gasp etmek isteyenlerin 30 Ağustos 1922 tarihini akıllarından çıkarmamaları gerektiğine vurgu yapan Başkan Ercan, Türk Milleti’ni esaret altına almaya kimsenin gücünün yetmeyeceğini söyledi.
Mesajının sonunda Sultan Alparslan ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve bu vatan uğruna canlarını feda eden tüm şehitlerimize minnet borçlu olduklarını kaydeden Metin Ercan sözlerini şöyle noktaladı: “Bu vatan, Türk milletinin kadim ve en son yurdudur. En meşru uluslararası haklarımızı gasp ederek karadan, havadan ve denizden kuşatıp, bizleri vatanımızda boğmak gibi bir hayale kapılanlar, 30 Ağustos 1922 tarihini akıllarından çıkarmamalıdır. Devletimiz bu coğrafyada yalnızca kendi haklarını değil bir asırdır kan kusturulan mazlumların da haklarını korumak ve kaynakların hukuka uygun biçimde adil bir şekilde dağıtılmasını sağlamak için her türlü mücadeleyi göze almıştır. Bundan 98 yıl önce imkânsızlıklar içinde, dünyanın tüm gelişmiş ülkelerini ve onların destekleyip üzerimize sürdüğü taşeron güçleri denize döküşümüz bugün Akdeniz’de Türk milletine parmak sallayan kendini bilmezlere ibret olmalıdır. İçinde bulunduğumuz durum ne denli can sıkıcı da olsa, düşman sayıca çok, imkânca fazla da olsa, Türk milletinin yüreğindeki iman, cesaret ve kararlılık her türlü gücün üzerindedir. 26 Ağustos 1922’deki inançla ve “Ya istiklâl ya ölüm” parolasıyla yola çıkmış Türk milletini yok etmeye ve esaret altına almaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Bizlere Anadolu’nun kapılarını açan Sultan Alparslan ve kahraman askerlerine; düşman postalları altında inim inim inleyen bir milleti ayağa kaldırıp küllerinden yeniden doğmasını sağlayan ve bugün üstünde gurur içinde ve özgürce yaşadığımız Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına; kanlarıyla bu toprakları bizler için cennet kılan gazi ve şehitlerimize minnettarız. Onların emanetlerini kutsal bilip canımız pahasına sahip çıkacağımıza dair söz veririz. Şehitlerimizin ruhları şad; milletimizin Zafer Haftası ve 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun."