Kadına şiddet sürekli gündemde. Gün geçmiyor ki kadına yönelik bir şiddet haberiyle karşılaşmayalım. Gazetelerin üçüncü sayfaları, internet siteleri ve radyo, TV haberleri her gün en az bir şiddet haberiyle karşımıza çıkıyor.
Türk toplumu kadına büyük önem veren bir Millet. “Cennet anaların ayakları altındadır” Hadis-s Şerifi, Osmanlı’da fermanların padişahın yanında “Hatun kişinin emriyle” diye başlaması bu önemi gözler önüne seriyor. Seriyor ama maalesef öz kültürümüzden o kadar uzaklaştık, uzaklaştırıldık ki bu sözler sadece lafta kalmaya başladı.
Namus diyoruz. Anamıza, bacımıza, eşimize dil uzatıldı mı dünyayı yakıyor, yıkıyoruz ama başkasının bacısına, anasına, karısına geldi mi namus hak getire… O zaman namus kavramından uzaklaşıyoruz. Erkeğiz ya… Kaslarımız güçlü ne de olsa… Çok çok kavga yapar, döveriz… Ya da namus temizleriz. Nasıl olsa namus temizleyince kahraman oluyoruz bu ülkede… “Vay be helal olsun namusunu temizledi…” Erkek yapınca ERKEK oluyor, kadın yapınca NAMUSSUZ…
Son günlerde Emine Bulut gündemde. Eşi tarafından evladının gözü önünde vahşice öldürülen Emine Bulut. “Ölmek İstemiyorum” sözüyle hatırlıyoruz. Kızının, bakmaya kıyamadığı kızının da “Anne lütfen ölme!” sözleri kulaklarımızda çınlıyor. Cani de çıkıyor ifade veriyor utanmadan. “Bana hakaret etti” Ne oldu? Hakaret zoruna mı gitti be vicdansız? Şimdi sana hakaret eden, beddua eden onlarca, yüzlerce belki de milyonlarca insan var. Çık Onların karşısına Onları da öldürsene. Tabi gücün sadece o savunmasız kadına yetti. Erkeksin ya! Doğru erkekliğin yüzde 90’ı kaçmaktır. Erkek görünce kaçarsın? Senin için, o kadar şey geçiyor aklımızdan ama yazamıyoruz. Tek dileğimiz yerin Cehennem olsun hem de en alt katında cayır cayır yanasın.
Biri de çıkmış dernek kurmuş Boşanmış Mağdur Babalar Derneği adı altında. Bir de Genel Başkanı var Muhammet Özen. Ne diyor vahşi cinayetin ardından cani için: “Aslan parçası.” Ya bu nasıl bir zihniyettir. Katili övüyor. Sana ne denir ki? Seviyene inmek bile istemiyoruz. İnşallah Sen de en ağır cezayı alırsın.
Cenab-ı Allah ne buyuruyor: “Benim verdiğim canı benden başka kimse alamaz.” Sen ne yapıyorsun sözüm ona namus temizliyorsun. Be insanlıktan yoksun adam eşini öldürdün ama kızını da yaşarken mezara koydun. Ya evladına da mı acımadın? O’nun gözleri önünde annesine kıydın ve her ikisini de hayattan koparttın.
Sana ne desek az… Sözler yetersiz kalıyor. Cümle kurulamıyor. Soğudun mu şimdi?
Toplum olarak nereye gidiyoruz. Gerçi her zaman diyoruz ya eğitim önemli diye. İşte aile öncelik eğitimi vermezse, evladına sevgiyi, saygıyı aşılamazsa olacağı bu. Suç ailelerin. Erkek adam diye yetiştiriyoruz evlatlarımızı. Erkeğe gelince mal meydanda, kadına gelince ayıp aman ha.
“Gelinlikle gittin, kefenle gelirsin.”, “Kadının yeri kocasının yanı.”, “Acaba ne namussuzluk yaptı da böyle oldu?”, “Ya benimsin ya toprağın.” Bu sözler her kadın için söyleniyor maalesef. Hırsızın hiç suçu yok ya. Erkek daima haklı. Siz ve sizin gibiler yüzünden bu toplum bu hale geldi.
Aileye bu kadar önem veren bir Millet ne yazık ki artık aile değerlerinden uzaklaştırılıyor. Bunun birçok sebebi var. En başta da yıllardır bize magazin kültürünü yerleştiren dış güçler ve buna çanak tutan bazı basın yayın organları. Türk toplumunda kaç yaşında olursan ol yerin ailenin yanıdır. Ama bize sunulan dizilerde, sinema filmlerinde 18 yaşına gelen biri hemen ayrı eve çıkmaya başlıyor ve senaryolarda aileler buna izin veriyor. Kaç tane filmde bu işe karşı çıkan bir aile gördünüz? Aksine annelerin bu konuya destek verdiği birçok sahne gösteriliyor. Kaç tane anne bunu ister? İşte bilinçaltımıza işleniyor. 18 yaşına geldiğinizde hürsünüz!
Televizyonlarda gösterilen diziler aile bağlarımızı bu şekilde kopartırken birçok filmde de kadınlara, çocuklara yönelik şiddet ve taciz sahneleri bulunuyor. Bizler de bunları oturup ailemizle güzel güzel izliyoruz ve haklıyı aramaya çalışıyoruz. Yahu kardeşim neyin haklısını arıyorsun. Haklı olmak kendinden güçsüz kimseye şiddet uygulama hakkını vermiyor sana.
Şikayeti neden bekliyorsunuz Sayın Başkan?
RTÜK yani basın yayın organlarını denetleyen kurumun başındaki kişi RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’de bugün çıkıp açıklama yapıyor: “Şikayetler titizlikle ele alınmakta” diye. Şikayeti neden bekliyorsunuz Sayın Başkan? İllaki şikayet etmek mi gerekiyor müdahale etmek için? Siz Türk Aile yapısını tanıyorsunuz değil mi? O zaman dizilere, sinema filmlerine bakın Türk Aile yapısına tersse müdahale edin. Siz müdahale etmek için oradasınız sonuçta.
Ne diyor Avrupalılar? “Türk Milleti’ni yenmek istiyorsanız önce aile yapısını çökerteceksiniz.” Evet çökertiyorlar. Televizyonlarda bize sunulan dizilerde çökertiyorlar, sinema filmlerinde çökertiyorlar, yarışma programlarında çökertiyorlar.
Emine Bulut cinayetine geri dönelim. Aslında bu sadece bir örnek. Emine Bulut cinayetinin ardından kaç tane daha kadın öldürüldü. Daha önce de Mersin’de Özgecan Aslan öldürülmüştü. Ne oldu? Bir süre gündemde kaldı sonra yıl dönümlerinde hatırlanır oldu. Bu da unutulacak ne yazık ki! Gerçi görüntüler ortaya çıkmasaydı belki de farkında bile olmayacaktık. Her gün bir kadın cani kocası, eski kocası, sevgilisi ve erkek arkadaşı tarafından tacize uğruyor, tehdit ediliyor ve öldürülüyor.
Kendisini pazarlamaya çalışan kocasını öldüren Çilem Doğan’ın tarihi savunmasını hatırlatmak isterim size; “Erkekler takım elbise giyip önüne bakınca cezası iniyor, benim takımım, kravatım yok, annem apar topar bu tişörtü bulabilmiş. Bir de ne yalan söyleyeyim hayatta kalmış olmanın saklayamadığım bir sevinci var içimde. Şu adliye koridorlarında yüzüm mor şekilde çok dolaştım koruma kararları için. Başka bir seçeneğim kalmamıştı. O ölmese ben ölecektim. O size beni pazarlamaya karar verdiğini söylemeyecekti başka adamların koynuna beni sokma planlarını anlatmayacaktı benim patlıcan fazla pişti diye perdeler azıcık kirlendi diye masada kırıntı kaldı diye yediğim dayakları söylemeyecekti. Kaç kere hastanelik olduğumdan bahsetmeyecekti. Çay bahçesinde çekilmiş bir fotoğrafım var. Biraz yan gülmüşüm. Belki de o fotoğrafı gösterip namussuz karılar gibi çıkmış filan diyecekti. Karısını başka adamlara satan o değilmiş gibi “namusumu temizledim” diyecekti. Siz onu 3-5 yılla yargılayıp namusu kirlendi diye mazur görüp yandan gülüşümü tahrik sayıp bir de üzülecektiniz adama. Oysa namus benimdir Hakim Bey, bir kağıda imza attık diye kimselere bırakmam."
Siz de empati kurun bakalım: “Anne lütfen ölme!!!”
Ne hissettirdi?