GENEL

"Mersin her yükü omuzlayan bir kent"

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Mersin’in hak ettiği yatırımları alması gerektiğini söyledi.

Abone Ol

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Mersin’in hak ettiği yatırımları alması gerektiğini söyledi.

MTSO olarak her alanda Mersin’i dünya kenti yapacak somut projelerin paydaşı olduklarını vurgulayan Başkan Kızıltan: “Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak, 21.yüzyılda ekonomisi, kentsel kalitesi, yaşam seviyesi, kültür ve tüm sosyal kalkınmışlığı ile Mersin’i hayal ettiğimiz o tam gelişmiş dünya kenti yapacak somut projelerin hem lokomotifi hem de paydaşı olma yolunda ilerliyoruz” dedi.

Mersin için önemli olan projelerin takipçisi olduklarını da kaydeden Başkan Ayhan Kızıltan, kentin hayata geçmeyen ve yavaş ilerleyen yatırımlardan ötürü de bir hayal kırıklığı yaşadığına dikkat çekti. Mersin’in her zaman bir çok sorunu omuzlayan bir kent olduğunun altını çizen Başkan Kızıltan: “Öte yandan kentin kendi öz dinamikleri veya öz kaynaklarıyla yapılanların dışında, daha büyük finansman ve kamu desteği gerektiren mega projelerin, söz verilen, planlanan veya devam eden kamu projelerini de yakından takip ediyoruz. Ancak, Mersin kamuoyu planlanan ama hayata geçmeyen veya yavaş giden bazı büyük kamu projelerinden dolayı hayal kırıklığı yaşamaktadır. Hayal kırıklığı ifadesini özellikle kullanıyorum; çünkü ülkemizin en az son 30 yıldır birçok büyük, ulusal çapta birçok sorununu ve risklerini üstlenen, omuzlayan bir Mersin daha iyisini hak ediyordu. 80’li yıllardan sonra başlayan, 90’larda zirve yapan terör olaylarının ardından Mersin, ülkemizin Doğu bölgesinden olağan üstü bir göç aldı. Asla bundan şikayet etmedi, gelen insanını, vatandaşını kardeş olarak gördü ve ekmeğini paylaştı. Mersinliler demokrasi ve hoşgörü kültürü ile yapay ayrışmalara izin vermedi ve Türkiye’ye örnek oldu. Ama bunun Mersin adına büyük bir ekonomik bedeli oldu. Yine son 5 yıldır yapımı devam den Mersin Akkuyu Nükleer Santrali kentin aldığı, ülkesi adına üstlendiği çok ama çok büyük bir risk olmuştur. Kentin itirazlarına rağmen inşaatı devam eden santralin bu aşamadan sonra güvenlik adına en güvenli ve en ileri teknolojinin kullanılması adına girişimlerimizi devam ettireceğiz. Öte yandan son yıllarda Suriye’den gelen mülteci akımında Mersin olarak en büyük göçü sosyal anlamda sorunsuzca alan, bu yükü en çok sırtlanan kentlerin başında geldik. Şikayet etmedik, bunu sorun haline getirmedik, kimseyi suçlamadık. Bunu siyasi bir konu olarak değil, bir insanlık sorunu olarak gören Mersin, bu yükü de sırtlandı, ülkesine omuz verdi. Mültecileri eğiterek, mesleki eğitimler vererek, girişimcilerine destek vererek bu göçü kenti ve ülkesi adına olumlu bir noktaya dönüştüren kent oldu” şeklinde konuştu.

Mersin’in hak ettiği yatırımları alması gerekmez miydi?
Ülkedeki büyük sorunları üstlenen bir kent olan Mersin’in bu özelliği ile daha büyük destekleri hak ettiğini söyleyen MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan sözlerini şöyle sürdürdü: “Kısacası, ülke çapındaki bu büyük sorunları üstelenen ve ülkesine destek olan bir Mersin bunların karşılığında çok daha büyük destekleri hak eden bir kent olmalıydı. İşte Mersinlinin hayal kırıklığı budur. Ülkesinin tüm risklerini alabilen bir Mersin’in, bunun yanı sıra tüm bu eksik veya yarım kalan yatırımlara rağmen tarımda, lojistikte lider bir kent olan Mersin’in, sanayide büyük desteklerle bu hale gelebilen o marka illere kafa tutan bir Mersin’in, alamadığı turizm teşviklerine rağmen turizmde bir iddia ve hedefler ortaya koyan bir Mersin’in hak ettiği yatırımları alması gerekmez miydi? Bu sadece Mersin için değildir. Herkes biliyor ki, hinterlantının merkezi olan Mersin’e yapılacak her yatırım asgari en az 10 kente katkı sağlayacak, makro anlamda ülkemize katma değer yaratacak bir konudur.
Nedir bu hayal kırıklığı yaratan eksik yatırımlar denecek olursa, elbette birinci sırada Çukurova Havalimanı gelmektedir. Ama gerek Sayın Cumhurbaşkanımızın gerekse Sayın Bakanımız Mersin Milletvekili Lütfi Elvan’ın samimi destekleri ile artık havalimanı inşaatı bir raya girdi. Biz verilen sözlere inanıyor ve havalimanımızın açılacağı günü bekliyoruz. Bu havalimanı sadece Mersin için değil Adana, Osmaniye, Kahramanmaraş gibi hinterlantımızda bulunan tüm iller için hem yolcu, hem turizm erişebilirliği hem de kargo imkanlarıyla hayati bir yatırımdır. Öte yandan yarım kalan Mersin-Antalya Sahil Yolu arasında 7 saat mesafe olan Mersin ve Antalya’yı bir birine bağlayacak bir yoldur. Hem ticari, hem lojistik hem de turizm adına hayati bir yatırımdır. Yıllar önce tamamlansaydı Batı Mersin bugün en az bir Alanya olabilirdi. Şimdi kazanan kim kaybeden kim sorusunu sormak hakkımız değil mi? Elbette kaybeden ülkemizdir. Yine bölgemizde katma değer yaratacak bir diğer planlanan ama hayata geçmeyen yatırım ise Mersin Konteyner Limanı projesidir. Doğu Akdeniz’deki istikrarsızlık artık Mersin’i vaz geçilmez bir transit nokta haline getirmiştir. Mersin artık Doğu Akdeniz’in hub (toplama –aktarma) limanıdır ve var olan limanı bu vizyona yetmeyecektir.
Yarım kalan yatırımlarımız Mısır’a Yunanistan’a yarıyor
Bizim yarım kalan yatırımlarımız Güney Kıbrıs, Mısır ve Yunanistan’a yaramaktadır. Bunlar da düşünülmelidir. Konu stratejik bir konudur. Şimdi tekrar aynı soruyu Mersinliler olarak sormak isteriz: Mersin ülkesi adına aldığı bu risklere ve yüklere rağmen, bu yatırımları neden almamaktadır, alması hakkı değil midir?
Mersin’de cari açığı olmayan bir ekonomi var. Mersin’de her sektörde katma değer var. Mersin’de her sektörde ihracat var. Tarım, gıda, sanayi, turizm, dış ticaret var. Mersin vergide ilk 5 kent arasında. Sosyal huzur, yaşam kalitesi var. Kısacası ülkesine yük olmayan, alan değil veren bir Mersin var…”

Mersin, kendi göbek bağını kendi kesen bir kent
Mersin’in kendi göbek bağını kesen bir kent olduğuna da vurgu yapan Başkan Kızıltan: “Ama hala kentimizin tüm çağdaş kentlerin sahip olduğu, bir kentsel gelişmişlik göstergesi olan metrosu yok, bu konuda yerel yönetimlerimize kamu desteği yok. Mersin adeta kendi göbek bağını kendi kesen bir kent konumunda. Hala tarım ile ilgili- ki bugünün ve geleceğin ulusal güvenlik sorunudur- ne küresel ısınmaya karşı, ne kuraklığa karşı ne de sulama projeleri ile ilgili kamu projeleri konuşuluyor. Mersin gibi tüm bu saydığımız değerleri yaratan bir kent, tüm bu yükleri ve riskleri ülkesi adına sırtlanan bir kent bu yatırımları hak etmiyor mu? Mersin birçok yatırımı kendi öz kaynaklarıyla veya dış kredilerle de yapabilir, yapıyor da, ama bunlar öncelikle devletin görevi değil mi? Eğer bunlar yapılsa yaratılacak katma değerde ekonomik anlamda Mersin yeni bir İstanbul, Doğu Akdeniz bölgesi ise yeni bir Marmara olacak güçtedir. Ülkemizin ekonomik güç anlamında ilave bir İstanbul’a ve bir Marmara’ya daha sahip olmasını kim istemez? Bu ülkenin ihracatının en az % 30-40 artması demektir, zenginliğin Anadolu’ya yayılması demektir, cari açığın kapanması demektir… 50’den fazla taze sebze –meyve ürününü ihraç eden Mersin’in neden dünya ölçeğinde gıda laboratuvarları yok? Neden ürünlerimiz sınırlardan kalıntı sorunu ile dönüyor? Neden bu konuda çözüm sağlayacak Tarım-Gıda Teknoparkını açabilmek için en az 10 yıl kamu bürokrasisi ile boğuştuk? Kim kazandı; yabancı tohumlar, kim kaybetti Türkiye…
Pandemi sonrası yeni bir dünya kuruluyor. Artık daha büyük bir vizyon göstermek zorundayız. Mersin ve Türkiye olarak bu yeni dünyada yerimizi almak için öne çıkan yatırım alanlarını belirlemek ve onlara odaklanmak zorundayız. Tüm bu alanları dijital dünyaya entegre etmek zorundayız. Eğitim sistemimizi buna göre revize etmek zorundayız. Bilim, bilim, bilim demek zorundayız... İşte Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak bu yeni dönemde bu yeni somut projelere odaklanacağız. Somut çıktısı olan ekonomiye, kente hemen ve somut girdileri olan projelere odaklanacağız. Mersinliler her şeyin en güzelini hak ediyor” dedi.