Hepimize büyük geçmiş olsun ve başımız sağ olsun. Tezat kelimeler olabilirler ama ülkemizin bir deprem gerçeği var ve Elazığ’da 6,8’lik deprem bize sevinci de, umutla bakmayı da, acıyı da yaşattı. Tarifi imkansız duygularımızın. Ne bir kişiye ulaşarak hayata tutunmasının sevincini yaşayabiliyoruz, ne de yitip giden hayatlara üzülebiliyoruz. Aynı anda yaşıyoruz hüznü de, sevinci de…
Evet; Elazığ Depremi… Türk Milleti’ndeki birlik, beraberlik ve dayanışma ruhunu bir kez daha gösterdi bizlere. Komşusu dara düştüğünde yardıma koşan insanların fazlalığını, zor durumda kalan bedenlere ulaşmak için saniyelerle yarışıldığında tırnaklarımızla kazıyarak bir kişinin hayatta kalmasını sağlamanın mutluluğunu, yarım kalan binaların enkazları altında diğer yarısının üstüne göçebileceğini bilerek bir umutla birilerini hayata tutunma çabasına destek vermeyi… Hepsini gösterdi bize bir kez daha Elazığ…
Gakkoşlar sallandı ama binalar yıkılsa da, umutlar, paylaşımlar ve en önemlisi insanlık yıkılmadı…
Deprem gününden bu yana yakın takipteyiz bizlerde… Sosyal medyaya bakıyoruz herkes, hani son dönemde birbirine olmadık lafı söyleyen siyasiler bile siyaseti bir kenara bırakmışken, kendini, bilmezler siyaset yapıyor…
İktidar partisine şu kadar oy çıktı “beter olun” diyeni mi ararsın, Elazığ’ın kürt olup olmadığını araştıranı mı? Yahu canlar gidiyor, siz neyin peşindesiniz…
Bir sanatçı sosyal medyadan yardım kampanyası başlattıklarını duyuruyor, diğeri vergi hesaplaması peşinde…
Belediyeler yardım yarışına girmiş, duyarlı vatandaşlar ise evlerinin kapılarını depremzedelere açmaya hazır bekliyor…
Kimisi de Vali’nin açık kalan mikrofondan “Kamuoyunda algı çok iyi şu anda” açıklamasına takılmış, habercilik yaptığını zannediyor…
Bir sporcumuz çıkıyor bağış kampanyası ve farkındalık oluşturma adına bir çaba sarf ediyor nerdeyse toplum önünde cezalandırıyoruz… Binlerce taraftar futbol müsabakalarında depremzedelere ulaştırmak için atkı ve berelerini sahaya atıyor alkışlıyoruz…
Yani anlayacağınız işimize geleni alıyor, işimize gelmeyeni almıyoruz… İşimize gelmeyeni yargılıyor, işimize geleni ödüllendiriyoruz…
Klavye delikanlıları geri döndü, çoğu sahte hesap… Toplumda infial yaratmaya çalışan, durumdan aklı sıra vazife çıkaran şarlatanlar ordusu…
Bakıyorsunuz 1999 Gölcük depremi ile şimdiyi kıyaslayanda var. Yahu o zaman yaşadığımız acı daha büyüktü. Kaldı ki gelişen dünya da o zamanki şartlarla şimdiki şartlar bir mi? Elbette ki Devlet büyüklerimiz hızlıca hareket ederek deprem bölgesine ulaştılar, ekipler anında seferber edildi. Bu Devletimizin büyüklüğünü gösteriyor. O zaman 1939 yılında Erzincan’da meydana gelen ve 33 bin vatandaşımızın hayatını kaybettiği, 1942’de Tokat Erbaa’da meydana gelen ve 3 bin vatandaşımızın yaşamını yitirdiği, 1943’de Samsun’un Ladik İlçesinde meydana gelen ve 2 bin 400 vatandaşımızın öldüğü depremleri de bugünle kıyaslayalım. Yahu siyaset yapmak için yazmayın. Acı içinde kıvranırken, umutla enkaz altından gelecek mutlu haberleri beklerken yaptığınız iş mi? Siz yazıp sosyal medyayı ve telefon operatörlerinin ulaşım ağını engellemeyin ki görevlilerimiz de işlerini yapsın…
Sahi biz ne yapmaya çalışıyoruz? Daha doğrusu durumdan vazife çıkarmaya çalışanlar ne yapmaya çalışıyorsunuz? Sizler ne kadar yazsanız, çizseniz, en acı olaydan bile nemalanmaya kalksanız da Türk Milleti size gerektiği dersi verecek. Yaptığınız sosyal medya paylaşımlarında sizi destekleyen yorumlar üç beş tane ile sınırlı kalırken, sizi eleştirenler ve yaptığınızın hata olduğunu bilenler yüzlerce, binlerce, on binlerce… Türk Milleti dayanışmasıyla göklere çıkarken sizlerse kendi çöplüğünüzde oynamaya devam edeceksiniz… Ama unutmayın ki asla ve asla Türk Milleti’nin içinde olan birliği yok edemeyeceksiniz…
Cumhurbaşkanından Bakanlarına, Milletvekillerinden Valisine, Belediye Başkanlarından Meclis Üyelerine, Muhtarlarına, Sporcusundan Sanatçısına ve daha ki zengin, yoksul demeden elinden gelen yardımı yapmaya çalışan Türk Milleti’nin her bir vatandaşına hepimizin kalbi ve bedeni Elazığ’da, Malatya’daydı son birkaç gündür. Olmaya da devam edecek. Enkazdan alınan her taş parçası kendini bilmezlere tokat gibi bir cevap olacak…
Evet; Elazığ, Malatya sallandı ama yıkılmadı… Yüce Türk Milleti sallandı ama birlik, beraberlik ve dayanışma ruhuyla hareket ederek yıkılmadı…
Geçmiş olsun Yüce Türk Milleti…
Başın sağ olsun Yüce Türk Milleti…