Üsküdar Diş Hastanesi Çocuk Diş Hekimi Doç. Dr. Barış Karabulut, genel anestezi ve sedasyon ile yapılan diş tedavileri hakkında bilgi verdi.

Doç. Dr. Barış Karabulut, genel anestezi ve sedasyon işlemleri için herhangi bir yaş sınırı bulunmadığını dile getirerek, “Önemli olan işlem öncesi gerekli tüm tıbbi ve radyolojik tetkiklerin yapılması, tam teşekküllü bir ameliyathane ortamında ehil bir anestezi ekibinin olmasıdır.” dedi.

YETERLİ TECRÜBEDE AMELİYATHANE EKİBİ VE SAĞLIK ALT YAPISI ÜST DÜZEYDE OLAN BİR KURUM SEÇİLMELİ

Anestezi işlemleri esnasında ve sonrasında hafiften şiddetliye pek çok komplikasyon görülebildiğini ifade eden Doç. Dr. Barış Karabulut, bu komplikasyonların kolaylıkla ortadan kaldırıldığını söyledi. Doç. Dr. Barış Karabulut, “Önemli olan yeterli tecrübede ameliyathane ekibinin ve sağlık alt yapısı üst düzeyde olan bir kurumun seçilmesidir.” diye konuştu.

Diş uygulamalarında anestezinin bazen çok hafife alındığını kaydeden Karabulut, öncelikle hangi çocuklara genel anestezi altında tedavi uygulanacağının belirlenmesinin önemine vurgu yaptı. Doç. Dr. Barış Karabulut, şunları anlattı: “Genel anestezi ve sedasyon diye iki başlık var aslında. Sedasyon anestezinin daha hafif hali. Tıbbın tüm dallarında olduğu gibi her zaman basitten zora doğru gitmek ana hedefimizdir. Öncelikle mümkün olan hastalarda sedasyon yöntemi denenmeli. Sedasyonla genel anestezi arasında önemli farklar bulunuyor. Sedasyonda entübasyon yapılmasına gerek kalmadan basit ve kısa süreli işlemler kolaylıkla yapılabilir. Kişinin bilinci yerinde olabilir. Hafif uyaranlara cevap verir sadece. Buna bilinçli sedasyon diyoruz. Daha uzun süreli ve komplike işlemler için derin sedasyon tercih edilir. Derin sedasyonda hasta tam uyku halindedir ancak kendi kendine soluk alıp verebilir.”

BİR MERKEZDE ÇOCUK YA DA YETİŞKİN HASTALARIN UYUTULARAK TEDAVİ EDİLEBİLMESİ İÇİN NE GEREKLİ?

Bir merkezde çocuk ya da yetişkin hastaların uyutularak tedavi edilebilmesi için A tipi ağız diş sağlığı merkezi lisansı ve ruhsatının alınmış olması gerektiğini belirten Karabulut, “Tam teşekküllü bir ameliyathane olması şarttır. Anestezi cihazları, anestezi teknisyeni, hemşiresi, tüm ilaçları, yani olası komplikasyonlarda müdahale edecek anestezi ekibi, tekrar hayata döndürecek ekibin hazır bulunması gerekir. Genel anesteziden sonra en az 4 saat hasta gözlem altında tutulmalı, her şeyin normal olduğuna emin olunduktan sonra taburcu edilmelidir.” dedi.

Anestezi öncesinde hastalara her zaman belli tahlillerin yapılması gerektiğini ve tüm tıbbi geçmişin de bilinmesinin önemli olduğunu kaydeden Karabulut, “Hasta, eski hastalıkları, geçirmiş olduğu ameliyatları, kullandığı ilaçları anestezi uzmanıyla paylaşmalı. Operasyondan hemen önce tekrar bir muayene ile operasyona uygunluk değerlendirilir. Operasyon esnasında çok dikkatli çalışmak, kanama kontrollerinin iyi yapılması olası komplikasyonları önlemede son derece önemlidir.” dedi.

SEDASYONUN AVANTAJI VAR MI?

Sedasyonun genel anesteziden en önemli avantajının çoğunlukla hava yoluyla hasta uyutulduğu için sedasyon bittiği anda vücutta ilacın kalmaması olduğunu söyleyen Doç. Dr. Barış Karabulut bu sebeple hastanın derlenmesi, taburcu olması ve normal hayatına dönmesinin çok kısa sürdüğünü söyledi.

Genel anestezi sırasında sıklıkla nazal entübasyon yapılabildiğini ifade eden Karabulut, burun mukozasının çok duyarlı olduğunu ve mutlaka kanama kontrolünün çok dikkatli yapılması gerektiğini vurguladı.

Diş hekimlerinin ağız ortamında çalıştığı için genelde nazal entübasyon yapılmasını istediklerini anlatan Karabulut, “Burunda deviasyon, polip veya aşırı darlık durumunda ısrarcı olmayıp ağızdan entübasyonla da çalışabiliriz.” dedi.

DOĞRU MERKEZ, DOĞRU HEKİM İLE YAPILMALI

Anestezi ile diş tedavisi konusunda hastalara ‘gözünüzde büyütecek kadar korkulacak bir olay da değil, ama çok hafife alınacak bir olay da değil’ dediklerini kaydeden Karabulut, “Bu işlemlerin doğru bir yerde, doğru bir hekimle, yetkin bir ekip ve yeterli altyapının olduğu bir hastane ortamında yapılması şart.” şeklinde konuştu.

Özel gereksinimli çocukların da anestezi uygulamalarıyla tedavi edildiğini kaydeden Karabulut, “Burada da sedasyon veya anestezi arasındaki ayrımı yapılacak işlemlerin süresi belirliyor.

ERKEN DOĞAN BEBEKLERDE GÖZ MUAYENESİ HAYATİ ÖNEME SAHİP ERKEN DOĞAN BEBEKLERDE GÖZ MUAYENESİ HAYATİ ÖNEME SAHİP

KORKANLAR VE ÖĞÜRME REFLEKSİ OLANLAR DA TERCİH EDİYOR

Diş hekiminden çok korkan yetişkin hastalara da genellikle sedasyonun uygulandığını anlatan Karabulut, şöyle devam etti: “Yaş sınırı yok. Yeni doğandan yetişkinlere kadar her yaş grubu hasta, özellikle yetişkinler için söylüyorum, diş hekimi korkusu olan, öğürme refleksi olanlara da uyguluyoruz. Bu tip hastalar ağızlarını belli bir seviyeden fazla açınca veya ağıza ayna dahi girdiğinde öğürmeye başlarlar ve tedavileri neredeyse imkansız hale gelir. Ayrıca çok fazla seans gerektiren, koltukta uzun süre tedavi zamanı gerektiren işlemler tek seferde bitirilmiş olur. Mesela ağır diş çekimleri, implant uygulamaları, ölçü aldırma…Yabancı hastalarda da sağlık turizmi kapsamında kısa zaman diliminde işlemlerinin bitmesi gerekiyor. Genel anestezi altında bütün diş çekimleri, kanal tedavileri, dolgular, implantlar yapılıyor. Ölçüleri alınıyor, hemen geçici protezleri yapılıp hastaya uygulanıyor. Bu da hastalar ve klinikler için zamandan tasarrufun yanında yapılan işlemlerin kalite ve başarısını artıran bir avantaj sağlıyor.