İnsanlık tarihinin en karanlık senesi. Dünyanın büyük bir bölümü aniden gelen kara bulutlar ile kaplanmıştı. Ortadoğu'dan Avrupa’ya, Asya'dan Afrika'ya kadar her yer yalnızca birkaç saatte kararmıştı. Üstelik bu karanlık neredeyse 18 ay boyunca devam etmişti. Dönem boyunca ne meyve ne sebze hiç bir bitki yetişmemiş insanlar yavaş yavaş açlıktan hayatlarını kaybetmeye başlamıştı. Tabi uzun süre güneş yüzü görmeyen insanoğlu için tek sorun açlık değildi. D vitamininden uzun süre eksik kalan vücutlarında bağışıklık sistemi adeta çökme noktasına gelmişti. Hava sıcaklığının 40’lı derecelerde olması gereken bölgelerde yaz aylarında bile kar görülmeye başlamıştı. Bu zor şartlarda 18 ay boyunca hayatta kalmayı başaranlar kurtulmuştur diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Çünkü;
Her şey daha yeni başlıyordu. O zamanın adıyla Justinyanus günümüz bilim adamlarının söylemi ile Kara Veba bağışıklık sistemi çöken insanları adeta esir almıştı . Dünyada yaklaşık 1 yıldır hayatı neredeyse durma noktasına getiren koranavirüsüne bilim adamları çare bulmaya yaklaşmışken o dönem ki pandemi ne kadar sürdü dersiniz. Sıkı durun, tam tamına 200 yıl. Yaklaşık 100 milyondan fazla kişinin hayatını kaybettiği bu salgınla kıyaslayınca 2020 bize biraz daha sempatik gelebilir. Yapay veya doğal hangi yolla olursa olsun bir tek yaprak bile yoktur ki Allah istemeden kıpırdasın.
Ocak ayının başlarında Avustralya’da 10 bin devenin çok su içtikleri için helikopterden vurularak katledildiğini birçoğumuz duymuşuzdur. Kâinatta aklımızın alamadığı bir döngü var. Başımıza gelen güzel şeyleri veya felaketleri gelişi güzel yaşamıyoruz Olay tabii ki sadece develer değil ama insan olarak bazı şeyleri doğru algılayıp ona göre davranmak zorundayız. Satırlarımı Kur'an-ı Kerim'den birkaç ayetle sonlandırmak istiyorum.
Şuara Suresi, 155. ayet: Dedi ki: "İşte, bu bir dişi devedir; su içme hakkı (bir gün) onun, belli bir gün su içme hakkı da sizindir."
Şuara Suresi, 156. ayet: "Ona bir kötülükle dokunmayın, sonra büyük bir günün azabı sizi yakalar.
Şuara Suresi, 157. ayet: "Sonunda onu (yine de) kestiler, ancak pişman oldular."
Şuara Suresi, 158. ayet: Böylece azap onları yakaladı.