7 Mart’ta bir dünya liderini ağırladık…
Dünya lideri derken bu ifade laf ola beri gele söylenmiş bir söz değil. Gerçek bir dünya liderinden bahsediyorum. Neden sorusunun cevabını birazdan alacaksınız.
Konjonktürel perspektiften bakarsak dünyamız ciddi bir lider boşluğu yaşıyor. Dünya kaos çağına girerken savaşların gölgesinde uluslararası örgütlerin işlevsiz kaldığı insanlığın Gazze’de katledildiği bir sürece şahitlik ediyor.
Hegemonik güç ABD, uluslararası örgütlerin yerine karar alma süreçlerini üstlenerek neredeyse tüm uluslararası örgütleri devre dışı bırakırken aynı zamanda onları işlevsizleştirme değersizleştirme ve içini boşaltma gibi bir işlevi de üstlenmiş oluyor.
İşte tamda burada ABD başkanı Biden gibi Gazze ölümlerini 4 Kasım’da ki ABD seçimlerini yeniden kazanmak için görmezden gelen hatta Siyonist İsrail’e bu katliam için alan açan kişiliksiz bir lider pozisyonu çizmek yerine bu kan ve gözyaşını durdurmayı insanlığın geleceği için elzem gören gerçek bir lider profilini görüyoruz. Dünya hayranlıkla Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'ı izliyor. İşte dünyanın insanlığın aradığı gerçek liderlik tamda budur dedirtiyor insana.
Zira liderlik kolay elde edilebilir bir meziyet değildir. Bir yaradılış meselesi bir tecrübe bir birikim bir donanım lazımdır lider olabilmek için...
Liderlik, öncelikle cesaret gerektirir.
Liderlik, basiret gerektirir. Yani lider doğruyu olabilecekleri öngörür. Buna göre karar mekanizmalarını işletir.
Liderlik, feraset gerektirir. Yani lider sezgi sahibidir, olabilecekleri sezer.
İşte tüm bunlar insan fıtratından gelen özelliklerdir. Sonradan kazanılmaz sonradan elde edilemez.
Liderlik bunlar yanında bilgiye ve tecrübeye muhtaçtır. İşte bunlar zamanla kazanılabilen özelliklerdir.
Tüm bu özellikleri liderlik üzerinden bütünleştiren lideri lider yapan asıl unsur ise ‘’bu birikimleri ülkesinde halkı için dünyada ise insanlığın hayrına kullanabilme’’ meziyetidir.
Şimdi soruyorum ulusal lider skalamızda kaç tane böyle lider mevcut. Liderim veya geleceğin lider adayıyım beklentisi ile ortalarda dolaşan kimileri Sayın Erdoğan'ı hastalık derecesinde taklit etme yarışına yani bir psikiyatri terimi olarak '' EKOPRAKSİ'' sanrısına girse de taklitle liderlik olunmuyor. Zira taklidin tek yaptığı şeyin aslını yüceltmektir.
Sadece ülkemiz değil maalesef dünyada bir lidersizlik boşluğu yaşıyor.
İnsanlık son zamanlarda sıkça ifade ettiğim üzere bir ‘’ KAHT-I RİCAL’’ dönemi yaşıyor.
Kaos çağına giren dünyada gerek ulusal gerekse uluslararası sistemde kifayetsiz insanlık onurunu görmezden gelen insanlığın çıkarlarını kendi kişisel siyasal çıkarları için kullanan veya yok sayan siyasal liderler profillerine şahitlik ediyoruz.
Böyle bir düzen ve sistemde bir lider çıkıyor ekibiyle birlikte önce Rusya Ukrayna savaşında tarafsızlık statüsüyle açlık tehlikesi yaşayan Afrika’sından Avrupa’sına Uzak Doğu’sundan Gazze’sine yaşanan bu ölüm ve sefalete seyirci kalmayı insanlığın onuru için ahlaksızlık görürken sözde dünya liderleri sadece seyrediyor.
Bu vurdumduymazlığı ortadan kaldırmak için kimi zaman aracılık ederek Ukrayna tahılını öğüterek Afrika’nın aç insanlarına gönderirken kimi zaman ise İsrail engellemelerine rağmen yardım tırlarını Gazze için göndermekten geri kalmıyor.
Ülkesi ve milletinin geleceği için Libya’sından Azerbaycan Karabağ’da ve kendi coğrafyasında koşulları değiştirip kendi koşullarını dayatan ülke lideri olmanın yanında Kuzey Suriye’de oluşturulmaya çalışılan ve zaman içinde İran, Irak’tan toprak kopartarak bizim Güneydoğu’muzu da içinde alacak ‘’ TERÖRİSTANI’’ bölücülere hayal bile erdirtmiyor.
Hiçbir şey yapamasa diplomasiyi işletiyor. Gerek mekik diplomasisini gerek araka kapı diplomasisini gerekse doruk diplomasisini işleterek ateşkeşe ve gelecekte olası barışa aracılık ediyor.
Peki dünyaya ahkam kesen kişiliksiz basiretsiz sözde liderler ne yapıyor? ABD Başkanı Biden’in den Fransa Cumhurbaşkanı Macron’una , Almanya Başbakanı Scholz’undan İngiltere Başbakanı Sunak’a sözde büyük devlet liderlerinin tek yaptıkları şey, Siyonist İsrail’e destek vermek olmadı kendi halklarının çığlıklarına rağmen bu zulüm ve katliamı görmezden gelmek.
Doğu coğrafyalarında ezilen, aç kalan, katledilen insanlık için kılını kıpırdatmazken Batı uygarlığının bir parçası gördükleri Ukrayna için yardım seferberliği başlatarak Ukrayna insanı için göz yaşı dökerek yani insanlığı kategorize ederek dünya lider olunmaz.
Liderlik, insanlığın geleceği için kafa yormak; inancı, milliyeti ne olursa olsun insanı Allah tarafından yaratılan en kutsal değer olarak görüp onlar için yaşamı kolaylaştırmak gerektiğinde her ne olursa olsun tüm insanlık için inisiyatif alabilmektir.
İşte biz 7 Mart’ta, 31 Mart 2024 seçimlerine giderken bu kriterleri kişiliğinde barındıran bir dünya lideri profilini ağırladık.
Allah uzun ömürler versin!