Bu ülkenin yaşadıklarını başka bir ülke hele bir Avrupa ülkesi yaşamış olsaydı muhtemelen tarihin tozlu sayfalarına terkedilmiş bir devlet olarak anılırdı.
Bu ülke 40 yıldır PKK ve diğer bölücü terör örgütleriyle nerdeyse yarım asırdır da darbelerle veya darbe tehditleriyle terbiye edilmeye çalışılıyor.
Ancak her ne yaşanırsa yaşansın bu ülke ile ilgili umutlarımı hayallerimi hiçbir zaman yitirmedim.
Terör tehditleri, yaşadığımız ekonomik türbülans, deprem hadiseleri hayallerimizi geçici olarak başka alanlara savursa da bu ülke ile ilgili umudum hep korudum.
Hepimiz biliriz ki ‘büyük sıçrayışlar bazen birkaç adım geriye çekilerek yapılır.’’
Yitirmediğim bu umudu hep yaşatan, yüzlerce yıl örselenmiş haysiyetimize can suyu veren umutlarımızın yeniden filizlenmesini sağlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir konuşmasındaki şu sözlerini hiç unutmuyorum: ‘’ Ahdim olsun ki Türkiye 21.yüzyılın küresel gücü olacak!’’
Ancak bunların olabilmesi iki şeye bağlıdır: ‘’ İrade ve Cesaret’’
Bu iki kavramı küresel bir ülke ideali için geçmişin silik ve sünepe devlet anlayışından ‘’ geleceği şekillendirecek’’ kararlı, iddiacı ve inatçı anlayışa tedavül eden iki önemli olgu olarak anlamak gerekiyor.
En fazla ihtiyacımız olan bu potansiyel araçlarımız geleceğin küresel gücü büyük Türkiye ideallerinin 2053 ve 2071 hedeflerine yönelik vaatlerinin gerçekleşmesine büyük katkı sunacak.
Elbette ‘’ Türkiye küresel güç olacak ‘’ demek önemli ve iddialı bir söz.
Zira bunun kim tarafından söylendiğine bakmak gerekir. Bu bir başkası tarafından söylemiş olsa örneğin Millet İttifakı’nın adayı Sn. Kılıçdaroğlu söylemiş olsa üzerinde düşünmek gerekir. Zira sırtında yumurta küfesi olmadığı için her şeyi vaat eden dün söylediği ile bugün çelişen birisinin söylediğini itimat etmek insanda umut deformasyonuna yol açacağını söylemek mümkündür. Ancak söyleyen Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise boşuna söylenmeyen altı dolu bir söylem olduğunun bilinmesi önemlidir.
Peki küresel güç olmak nedir?
*Küresel güç olmak demek, dünyanın 5'ten büyük olduğunu söylemenin dahada ötesine geçmek ve bunu gerçekleştirmektir.
*Küresel güç olmak demek, dünyanın 17.büyük ekonomisinden 7 basamak birden sıçrayarak ilk 10 büyük ekonomiye kapı aralamak demektir. Şu an için 900 milyar dolar olan milli geliri 2 trilyon dolara, kişi başına düşen milli geliri 16 bin hatta 30 bin dolara yükseltmek demektir.
*Küresel güç olmak demek, askeri alanda kendi vurucu gücünü geliştirmek, savunma sanayinde %80’den bu gün % 20 ‘ye düşen dışarıya bağımlı savunma gücümüzü sıfırlayarak ihracata dayalı güç haline gelmektir.
*Küresel güç olmak demek, bölgesel güç olmaktan çıkıp, dünya politikasında, uluslararası diplomaside söz sahibi olmak demektir.
*Küresel güç olmak demek, gelebilecek tehditleri görüp yerli ve milli gücümüzle savunma sanayi envanterimize tahkim ettiğimiz ilk uçak gemimiz ‘’TCG ANADOLU’’, ilk savaş gemimiz ‘’MİLGEM’’, ilk deniz altımız ‘’ MİLDEN’’ ilk insansız savaş uçağımız ‘’ BAYRAKTAR KIZILELMA’’ ilk tankımız ‘’ ALTAY’’ ilk helikopterimiz ‘’ ATAK’’ ilk uzun menzilli füzemiz ‘’ HİSAR’’ ve adını burada sayamayacağımız onlarca ürünü kendimizin üretmesi demektir.
*Küresel güç olmak demek, Azerbaycan -Karabağ’da sergilediğimiz koşul değiştiren duruşu her bölgeye tahkim etmek demektir.
*Küresel güç olmak demek, kendi sismik ve sondaj gemilerimizle Karadeniz ve Akdeniz’de enerjimizi tedarik edebilmek bunu yaparken eskiden olduğu gibi hesap vermemek, Doğu Akdeniz’de Yunan tezlerine karşı üzerimize çullanmaya çalışan sırtlanla güruhuna meydan okuyabilme potansiyelidir.
*Küresel güç olmak demek, Libya’da Birleşmiş Milletlerin tanıdığı Libya hükümetine verilen destekle darbeci General Hafter’e karşı koşulları değiştirebilme kabiliyetidir.
*Küresel güç olmak demek, Kuzey Suriye’de oluşturulmaya çalışılan emperyalist ABD’nin Orta doğuda ki garnizon devleti olmaya aday PYD/PKK terör devletine karşı tüm batıyı karşısına almak pahasına buna izin vermemek sağlam ve sarsılmaz bir duruş sergilemektir.
İşte bunlar küresel güce giden çetin yolda önemli emarelerdir.
Soruyorum şimdi bu sarsılmaz iradeyi Erdoğan’dan başka kim ortaya koyabilir?
-Biden veya HDP’den medet uman Kemal Kılıçdaroğlu mu?
-Boş bir Başbakanlık hevesindeki Meral Akşener mi?
-Erdoğan’ın gölgesinde bir varlık kazanmış olan kerameti kendinden menkul Ahmet Davutoğlu veya neo liberalizmin ve IMF’nin Türkiye temsilcisi Ali Babacan mı?
-Nereye savrulduğunu bilmeyen Temel Karamollaoğlu mu?
Yoksa terörden beslenen Selahattin Demirtaş veya Pervin Buldan mı?
Cevabı ben vereyim.
Hiçbiri…
Bunlar geleceğin büyük Türkiye’sini daha da büyütmek bir yana elde edilmiş kazanımlarımızı heba edecek siyasetçi profilleri…
Bu ülkeyi Türkiye Yüzyılı vizyonunda 21. yüzyılın küresel gücü yapacak tek irade var.
O irade Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’dır…