Minibüsten inmişti. Şehrin muhtelif yerlerinden gelen minibüsler buradan son duraklarına doğru geçip gidiyorlardı. Bürosuna gidiyordu aslında, ama saat ikindin vaktiydi. Karşıdan karşıya geçecekti ki, orta boylu, güleç yüzlü bir genç bayanla göz göze geliverdi.

“Merhaba, nasılsınız?”

“İyiyim ama, nereden tanışıyoruz”

“Ben de şimdi içimden onu düşünüyordum. Ve kim bilir bir yerde görüşmüşüz sanki. Siz ne iş yapıyorsunuz? . Tanışalım öyleyse, ben Meral.”         

“Ben Sigortacıyım, adım Şenol, bürom var şurada ki iş hanında. Oraya gidiyordum.”

“Ne tesadüf, ben de bir Sigortacı aramak için çarşıya inmiştim.”

“Hayırdır, ne işiniz var yapılacak?

“Sigorta yaptıracağım.”

“Ne Sigortası Meral hanım?.”

“Hayat Sigortası.”

“Dilerseniz, büromuza gidebiliriz.”

“Tabii, gidelim…”

Bir müddet sessiz kaldılar ve bir ırmak gibi sanki akan araçların arasından caddenin karşı tarafına geçtiler. Meral hanım daha da yakınlaşmıştı Şenol Bey’e.

“Ne demişler efendim, iyi olacak hastanın doktoru yanına gelirmiş” değil mi?

“Evet Meral hanım, aynen öyle dediğiniz gibi. Siz cidden çok cana yakınsınız, beni hayran bıraktınız kendinize. Hayat dolusunuz, evlisiniz her halde?”

“Bekarım, dul bekar, eşimden ayrıldım yıllar önce. Bir oğlum var on yaşlarında, onunla yaşıyoruz  Çamlıbel’de.”

“Sizi şimdi daha iyi anlıyorum Meral hanım. Pek de güzelsiniz, ne aptal adammış o kocanız. Size tapar bütün erkekler, farkında değil misiniz?”

Bu sözler Meral hanımı, çok mutlu kılmıştı. Adeta mest olmuştu. Zaten Şenol bey’de yakışıklı, orta yaşlarda birisiydi…

                                                                  ***

Büroya vardılar, Şenol Bey:

“Ne içersiniz, Meral hanım”

“Orta şekerli bir kahve, lütfen.”

Kahveler geldi, sohbet derinleşmeye başladı. Meral hanım mantosunu çıkarıp askıya astı. Biraz daha rahatlamış havası estirdi bir anda. Göz kaş arasında büronun her tarafını çaktırmadan gözlemliyordu. Büro itinayla dizilmiş eşyaları ile göz kamaştırır haldeydi. İç tarafa doğru geniş ve yaldızlı bir kapı dikkatini çekti. İçerisi serinlemeye başlamıştı, klima çalışıyordu sessiz sedasız…

“Nerede kalmıştık Meral hanım. Hayat Sigortası demiştiniz değil mi? Siz zaten hayat dolu bir hanımsınız, hemen işlemleri başlatırız. Şu bizim kalfa da nereye gitmiş ki, biraz bekleteceğim sizi…”

“Ziyanı yok, ben acele etmiyorum, büronuz da çok güzelmiş. Buralı değilsiniz her halde. Çok açık kalplisiniz, üstelik cömert bir kişiye benziyorsunuz…”

“Otuz seneden beri buradayız. Aslen Kara Deniz’liyim. Çocuktum buraya geldiğimizde, baba mesleği işte. Babam emekli oldu ve inzivaya çekildi, işler bana kaldı.”

“Ben de, nasıl söyleyeyim bilmem ki, yalnız bir kadınım ve sıkıldım doğrusu. Oğlum okula gidip geliyor, işim gücüm onu takip etmek. Babasından gelen bir nafaka ücreti, o da yeterli değil. Zaman zaman günlük temizlik işlerine gidiyorum, bulabilirsem eğer. Sosyal güvencemiz yok, bu sebepten “Hayat Sigortası” yaptırmak için de bir arkadaşım bana tavsiye etti.”

“Meral hanım, benim bu büroda çalışmak için bir bayan elemandan ihtiyacımız var. İsterseniz gelin sizi büromuzun diğer kısımlarını gezdireyim. Bir kapıdan orta boy büyüklüğünde bir salona geçtiler hep beraber. Yan tarafta donanımlı bir mutfak ve tuvalet ile banyomuz var. Buranın temizliği ve günlük burada çalışanlar için yemek yapabilecek bir bayan çalışandan ihtiyacımız var. Siz bu işi kabul ederseniz, sizi Sigortalı yapacağız ayrıca bir de maaşınız olacak sizi oğlunuzla ikinizi geçindirecek şeklinde. Ayrıca oğlun da okul sonrasında sizin yanınızda bir masada derslerini de isterse burada yapabilir.Evinizin de bu semtte olması ayrı bir avantaj sizin için. Ne dersiniz?”

“Teşekkürler Şenol Bey. Daha ilk gördüğümde size güven duymuştum. Açık kalple söyleyeyim ki beni hem şaşırttınız, hem de çok çok sevindirdiniz. İşe derhal başlaya bilir miyim? Bu vesileyi kutlamak gerekir bence”.

“Evet, siz isterseniz hayırlı olsun işiniz. Büromuzun artık elemanısınız. Buzdolabımızda her nevi içecek mevcut. Ne ikram etmek istersiniz? Keyif sizin, buyurun Meral hanım.”

SON