Bugün dünya Corona virüs pandemisiyle tartışmasız olumsuz bir süreci, bir kaderi birlikte yaşıyor.
Elbette geleceğe koşarken tüm bunlardan alınması gereken dersler var.
Bu yüzdendir ki devletlerin itibarı, ekonomileri bu yeni düzen, bu yeni gerçekler karşısında yeniden sorgulanıyor.
3 Kasım 2020 seçimlerini kazanamasa da en fazla oy alarak Cumhuriyetçi başkan adayı olarak tarihe geçen ancak seçimi kazanamayan Trump’ı al aşağı eden hep hafife alarak kontrol etmediği veya edemediği bu “Corona virüs pandemisiydi…”
Dünya böyleyken birde içimizde öyle bir kesim var ki; bu yaşananlar sanki bir tek Türkiye’de yaşanıyormuş gibi bir algı manipülasyonları, kirli bilgi dezenformasyonları ve “öldük, bittik, mahvolduk” klişeleriyle ortalığı velveleye vermeye çalıştıklarını görüyoruz.
Bu coğrafya ne Avrupa’ya benzer ne de Amerika’ya… Biz bu coğrafyada 40 yıldır terörle uğraşırken bu ülkeler ne ekonomisini seferber etti yıllardır teröre ne de insan kaynaklarını…
“Coğrafyası cömert uluslar; şımarık olurlar…” Bugün teröre harcamadığı ekonomisiyle yapısal sistemine aktardığı tüm birikimleri üzerinden bize ahkam kesmeleri işte tamda bundandır.
İspanya ETA’ya 1968-2011 arası 829 kişi, İngiltere ise IRA’ya 1969-2005 arası sadece1800 kayıp vermiştir.
Bizim verdiğimiz kayıp ise 1984’ten bu yana resmi rakamlarla asker- sivil 14 bin kayıp, bu teröre harcadığımız ekonomik kaybımız ise bugünkü GSMH’ya neredeyse denk ve hala içimizdeki ve çevremizdeki terör bataklıklarıyla uğraşıyoruz. Terörden bihaber başarılı oldukları varsayılan Kuzey İskandinav ülkelerini saymıyorum…
Tüm bunlar ve ayrıca mağdur olan her kesime yapılan yardımlar ortada iken Türkiye’yi bu ülkelerle aynı kategoride değerlendirip ısrarla “ekonomi üzerinden” vurmaya çalışmak sırtında yumurta küfesi taşımayanlar için olsa olsa “selin önünden kütük kapmaya çalışmaktan” öte bir şey değildir.
Muhalefetiyle yancılarıyla bu kesimlere ben “dram senaristleri” diyorum.
Bunlar bir şey yapmazlar, bir şeyler üretmezler sadece dedikodular üzerinden kurgular planlarlar siyaset yaptıklarını zannederler…
Bunları yaparlarken ya kendi kurguları yalanlardan ya da dünyanın yaşadığı bu sosyolojik ve ekonomik buhranın Türkiye izdüşümünden “siyasal bir sonuç” çıkartabilir miyim umudunu hep taze tutmak isterler.
Elbette söylediğim gibi sırtında yumurta küfesi taşımayanlar konuşur.
Aslında bu yönlü sığ siyaset; bana göre gerçek bir “siyasetsizliği” tanımlar.
Çünkü bu süreci yaşarken dünyanın 2020 yılı ekonomik envanterine şöyle bir baktığınızda AB’sinden Latin Amerika’sına 25 trilyon dolar ekonomik güce sahip ABD’nin bile pandemi sürecini yönetmekte başarısızlığı ortada iken tüm bunları devekuşu sendromu refleksi ile kafayı kuma gömerek görmemeye çalışmak, sanki bu yaşananlar sadece Türkiye’de yaşanıyormuş ve Türkiye pandemi sürecini kontrol edemiyormuş gibi bir izlenim inşa etmeye çalışmak hakkaniyetli olmadığı gibi bunun üzerinden “politik iştah” zemini kurgulamak bunu hep sıcak tutmak üzerinden siyaset sadece siyasal çaresizliği ifade eder.
Bunu yapmak yerine bu süreçte ekonomisinden dış siyasetine toplum sosyolojisinden toplum psikolojisine kadar ne önerileriniz varsa eteğinizdeki taşı bir dökün ki referanslarınızla millet size güven onayı tesis etsin ve sizin bir türlü başaramadığınız iktidar iştahınıza fırsat tanısın…
“Önerisiz muhalefet, sığ iktidarları yaratır.”
Sığ iktidarlar ise “sığ başarılar veya gözde başarısızlıklar” üretir.
Muhalefetin bir türlü idrak edemediği halkı ikna ettiğini sandığı şey şu; kendi kafa yapıları simetrisinde bu halkı hala 80’li 90’lı yılların halkı görüyor olması…
Oysa bugün kentlisinden köylüsüne sözlü ve yazılı kitle iletişim araçları ile sosyolojik gerek siyasal iklime öyle hakimler ki siyasetin kitabını yazarken siyasilerin ciğerine kadar her şeyi analiz edip bundan birçok çıkarımlar oluştururken oy tercihlerini artık ona göre şekillendirebiliyorlar.
Onun içindir ki eski siyaset tavrı, eski siyaset tarzı iş görmüyor artık bu ülkede…
Siyasetçisinin halka ahkam keserken yapılan veya yapılabilecek şeyleri anlatması vaat etmesinden öte bunu ispatlaması bir referans göstermesi gerekiyor .
Muhalefet olarak her şeyi karalayan, oy vermedikleri için zaman zaman herkesi aşağılayan siyaset tarzıyla bu ülkede on yıllar boyunca yapılanı hiçbir şey yapılmamış gibi saymak millete ahkam kesmeye kalkışmak sırf muhalefet yapma adına hem siyaseti hem de siyasetçiyi küçültür.
Bunu yapmaya kalkmak yurdum insanının hafızasının da dün ile bugünün mukayesesine öyle bir kapı aralar ki istediği ilacı alabilmek için dünün SSK hastanelerinde ilaç kuyruğunda ilaç sırası bekleme rezilliği ile bugün istediği ilacı istediği eczaneden ayağına kadar getirtebilme konforunun kıyaslamasını suratlara öyle bir çarpar ki bunun bedelini ağır ödetir.
Umutsuzluk ve kaos üretme argümanları üzerinden günümüz Türkiye’sinde hesabının doğru yapılmadığı siyasette, takılmadan koşmak istediğiniz siyasal parkurda siyasi gelecekle ilgili güvenli koşu yolu oluşturamaz.
Bizden uyarması...