İYİ Parti Genel Başkanı Akşener tarafından partinin teşkilattan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın ile Türk Dünyası ve Yurt Dışı Türkler’den Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, partinin yüz akı Yavuz Ağıralioğlu görevlerinden alındı.
Dikkatimi celbeden Yavuz Ağıralioğlu gibi birisinin neden görevden alındığı sorusu…
Yavuz Ağıralioğlu’nun görevden alınmasını ben iki nedene bağlıyorum.
-Birincisi: 2023 seçim başarısızlığında Meral Akşener’e ‘’ potansiyel rakip’’ olma ihtimali…
Neden mi?
Yavuz Ağıralioğlu, kendisini gerek siyasal ahlak gerekse milliyetçi mefkureye göre iyi yetiştirmiş sağ tandans da ki ender siyasetçilerden birisi…
Bilgisi, birikimi, üslubu, konuşmasıyla platform hakimiyeti, tecrübesi ve gerek kişisel gerekse siyasal duruşuyla İYİ Parti siyasetinde genel başkanlık koltuğunu hak eden bunu hakkıyla yerine getirebilecek bir isim…
Zaten böyle bir retoriğiniz varsa partide ciddi bir genel başkan potansiyeline sahipsiniz demektir.
Muhalefet siyasetinin kifayetsiz muhterislerle yol aldığı düşünüldüğünde basiretli siyasetçilerin yol kazalarına maruz bırakılması biraz sivrilenlerin ‘’potansiyel budamasına’’ tabi tutulması siyasetin olmazsa olmazıdır.
Siyasette Yavuz Ağıralioğlu vakası aslında potansiyel budama ile gelen bir ‘’ siyasal otofaji’’ gerçeğidir.
Bu bir nevi siyasetin kendi kendini yiyerek enerji kazanması, partinin siyasal elitlerinin kendini bitirecek organellerini tüketerek daha da güçlenmesidir.
Genel Başkan siyasal otofaji ile ileride kendi koltuğuna potansiyel aday bir organeli tüketerek güç devşirmiştir.
-İkincisi: İYİ Parti siyasal geleceğini merkez siyasette gördüğü için Yavuz Ağıralioğlu'nu ‘’ yerli ve milli ’’ vasfıyla fazlaca demode görmüş ihtiyaç fazlası olarak sepet havası çalma gereği duymuştur.
Zira Yavuz Ağıralioğlu, İYİ Parti için çokça milli, oldukça yerli, olabildiğince bu topraklara özgü kaçıyordu.
Duruşuyla, üslubuyla, donanımıyla birçok platformda fırsat buldukça takip ettiğim faydalandığım bir potansiyel siyasetçiydi.
Hatta yerli milli söylemiyle, milliyetçi duruşuyla ittifakın gölge ortağı HDP’ye rağmen, İYİ Parti’yi milliyetçi çizgide tutmaya çalışan hatta AK Parti içindeki milliyetçi damarı ve diğer sağ cenahı kendine çeken etkileyici bir isimdi.
Bazı şeylere biraz şaşırsak ta doğu siyasetin sistematiği açısından siyasetin çokça değer yüklediğimiz bir yaşam alanı olduğu, çıkar ve güç devşirmenin siyasetin bir parçası olduğu düşünüldüğünde bu durum Türk siyasetinde çokta şahit olduğumuz çok şaşılacak bir durum değil aslında…
Çünkü siyaset bir nevi canlıların yapısal vücut organizmasına benzer, işlevselliği insan anatomisiyle benzer özelliklere sahiptir.
Doğal olarak vücudun sistematik olarak işlevini yerine getirebilmesi, vücudu bütünleyen azaların ritmik olarak kendine düşen görevleri tam manasıyla yerine getirmesiyle ilgilidir.
Azalardan birisinin ritminin bozulması vücut dediğimiz mekanizmaya büyük sorunlar açar, vücudun balansör işlevini ifa eden denge unsuru bozularak organizma işlevsiz hale gelebilir.
Buradan şuraya geleceğim.
Yavuz Ağıralioğlu, sıkça HDP’yi eleştiren vatanperverliği ile parti organizmasının denge unsurunu bozan organ olarak vücut sistematiğini bozmuş, parti bünyesini deforme eden bu uyumsuzluğu doku reddini ortaya çıkartmıştır.
Yavuz Ağıralioğlu’nun görevden alınması bir ‘’ doku reddi’’dir.
Fazla milliyetçilik taslamış, partinin siyasal anatomisine fazlaca uyumsuzluk göstermiştir.
Eğer Yavuz Ağıralioğlu, gelen ağam giden paşam siyaseti gütseydi, ittifak siyasetine gölge etmeseydi bunların hiçbirini yaşamayacak partideki konumu zarar görmeyecekti.
İYİ Parti cenahına, ittifak ortaklarının Yavuz Ağıralioğlu üzerinden serzenişlerine, hayal edilen iktidarı tehlikeye soktuğuyla ilgili CHP ve HDP başta ittifak ortaklarının yakınmalara maruz bırakılmayacaktı.
Dolayısıyla Yavuz Ağıralioğlu, Millet İttifak konseptine aykırı fazlaca yerli ve milli duruşunun kurbanı oldu.