Geleceği tasarlamak, vizyon üretmek; bir donanım, bir beceri gerektirir.
Bu yönetişim alanının her düzlemi için geçerlidir. Büyük şirketler, büyük devletler uzun soluklu bir hedefin paradigması üzerinde varlığını devam ettirebiliyorsa bu bir donanımın bir becerinin yönetim düzlemi üzerine düşen bir izdüşümün kısaca bir “vizyon üretebilmenin” yansımasıdır.
Bugünkü konumuz politika olunca onun üzerinden bir iz düşüm, bir yansıma paylaşmak istiyorum.
Politikada söz sahibi olmak, hem de kesintisiz Türk siyasi tarihinin hemen hemen son çeyrek yüzyılını kendi siyasi tarihi olarak etiketlemek hem parti hem de uzun soluklu bir siyasetçi için kolay bir iş değildir.
Ülke yönetimine etki eden aktörlerin bir tecrübe hem de bir “devlet tecrübesi”ne sahip olması önemlidir. Hem devlet yönetimini becerebilmek, hem büyük kitleleri harekete geçirebilme çekim gücüne sahip olabilmek kolay iş midir?
Bunun içinde “siyasette tecrübe” ve “siyasi beceri” politikanın olmazsa olmazıdır.
Bu argümanlar politikada belirleyiciliği belirler.
Politikada belirleyiciliği belirleyen birçok siyasetçi geldi geçti.
Örneğin, son yüzyılda Merhum Adnan Menderes, Merhum Alparslan Türkeş, Merhum Bülent Ecevit ve Merhum Turgut Özal; son çeyrek yüzyılın belirleyici politikalarını belirleyenler ise Sayın Devlet Bahçeli ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Bu gün örnek olması bakımından Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Türk siyasetinin usta şahsiyetlerinden biri olarak siyasette ve ülke yönetiminde ‘’belirleyici’’ olmaya devam ediyor.
Attığı adımlar, belirlediği stratejiler, uyguladığı taktikler açık bir siyasi tecrübeyi ve siyasi beceriyi yansıtıyor.
Son on yılımıza baktığımızda geleceği tanımlayan, kodlayan, çerçeveleyen, geleceğin nasıl algılanması gerektiğini ortaya koyan bir lider profili ile bunun Sayın Erdoğan olduğunu görüyoruz.
Tabiri caizse bir gazeteci diliyle diğer dünya liderleri daha haberi yazmaya çalışırken, o manşeti atıyor.
Son Koronavirüs pandemisi kapsayıcı liderlik profilini en açık şekilde gösterdi.
Erdoğan, hem kendi kitlesinin, hem de diğer dünya toplumlarını pandemi nasıl yönetilir sorusuna karşılık gelecek cevapları nasıl okuması gerektiğine dair kendi liderlik çerçevesini ortaya koydu. Böyle olunca diğer ülkelerin siyasal liderleri bu okuma üzerinden yorum yapmaya başladılar.
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın diğer bir ustalığı bu viral pandemi ile uğraşırken diğer taraftan içeride ve dışarıda terör örgütlerine darbe üstüne darbe vururken diğer taraftan savunma sanayinde yeni tasarımlarla üretime devam ederken fırtına koparmak isteyen dâhili ve harici yine bu kesimlere fırsat vermemesidir.
Ancak ülkesel ve ülküsel bir sorun olarak bugün Sayın Erdoğan’ın, kapsayıcı ve kucaklayıcı liderlik profili karşısında, karşı cenahı çevreleyen siyasi düzleme baktığımızda bu bir türlü yıkılamayan kale karşısında farklı saiklerle arkadan dolaşmaya, diz altı vurmaya çalışan üstelik bazıları terörle beslenen bir siyasi partiler koleksiyonunu görüyoruz.
Kendi penceremden baktığımda aynı zihniyetin parçası olmasa bile aynı amacın peşinde savrulan, gelecek üretmeyi, vizyon denilen öngörüyü bir şahsın yıkılması veya siyaseten alaşağı edilmesinde gören butik bir siyasi anlayışın kuşatmasına tanıklık ediyoruz.
Hem de sözde millet(!) için ortaya çıkıp kendilerine her türlü siyasal fırsat verilmesine rağmen iktidar partisinden artık siyasi gelecek ümidini kesen yeni oluşumlarla birlikte…
Acı ama gerçek…
Bugün maalesef vizyonun veya vizyonsuzluğun düellosuna tanıklık ediyoruz.
Bir taraftan transparan duygularla bir taassubiyet içinde olmadan, büyük ve majör hesaplarla bu kadim milletin veya rengi, dili, dini ne olursa olsun tüm mazlum milletlerin umudu olan vizyon üreten bir siyasal parti ve onun vizyoner lideri Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı anlamaya çalışırken; diğer taraftan küçük ve minör hesaplarla bir vizyonsuzluk içinde boğulan tek amacı Sayın Erdoğan’ı devirmek olan bu değerlerden uzak vizyonsuzluk içinde kıvranan anaforcu bu siyasal güruhu anlamaya çalışıyorum.
Bunu yapmaya çalışırken bazen acı bir tebessümle iç çekerek karışık duygularla gülüyor, bazen de şanslı olduğumu düşünerek iyi ki bu ülkenin vizyon üreten bir lideri var diyorum.