Önce özet bir perspektif çizerek konuya girmek istiyorum.

Mersin’in sosyo-kültürel veya kent-politik dokusu üzerine geçmiş ve gelecek perspektifinden var olan sorunları, çözüme yönelik eksiklikleri kendi yaşam pratiklerimin bir parçası olarak genel bir projeksiyon veya izdüşüm üzerinden dile getirmek istiyorum.

Elbette bugün Mersin’in kadim tarihinden, nüfus olarak ne kadar büyüdüğünden bahsetmeyeceğim. Bahsetmek istediğim Mersin’e geçmişten bu güne yön vermesini arzuladığımız yerel politik figürlerin Mersin için Mersin adına “sosyo-kültür ve kent-politik-ulaşım”  dokusu üzerine bir detay ortaya koyamaması.

Eğer Mersin özellikle yerelde iyi yönetilseydi bugün şu halimize bakıp bunları konuşmuyor olacak belki turizm cenneti vasfıyla Antalya gibi adı Türkiye’nin önüne geçmiş turizm kenti olacak, liman kenti olma özelliği ile sosyal katmanlaşmaya yaydığı zenginleşme ile önemli bir irtifa kaydedecektik.

Maalesef,  yerelde belediyecilik ayağında Mersin’i gerçek manada sahiplenecek yerel siyasal figürlere sahip olamadığımız için gelenlerinde ya kendi varlıklarının devamını sağlama ya da kendi çevresi ile iş tutarak kısa günü paraya dönüştürme gayretinin parçası olma yolunu seçtikleri için bugün Mersin’i ve ilçelerini hizmette tartışır hale geldik.

Bugün bir liman kenti olarak Mersin ve şehrin atardamarı konumundaki merkez ilçe Akdeniz’in;  kentin kalbi burada atıyor olmasına rağmen görev ve yetki alanı önemli ölçüde büyükşehir statüsünde olsa da yaşam ve ticaret alanlarındaki keşmekeşlik, cadde ve yolların vizyonsuzluk ve öngörüsüzlük nedeni ile yetmezlik düzeyine ulaşan fonksiyonelitesi gerekse şehri boydan boya tüm kılcal damarları ile kuşatan raylı sistemin bugüne kadar bu şehrin yaşam dokusuna layık görülemeyişinin insanlarda yaşattığı hayal kırıklığı veya travma gibi konuşulabilecek belki onlarca sorunun bizimle birlikte hala sorun olarak yaşamaya devam ediyor olması ise ayrıca diğer bir sorun.

Oysa insanoğlunun sebep olduğu hiçbir sorun imkansız veya telafisiz değildir. Asıl mesele, sorunun samimiyetle sahiplenilememesi, üzerine gidilememesi eksiğimiz ise tüm bunları besleyen yerel siyasi figürlerin “donanım yetersizliği” meselesidir.

Şehrin tüm yaşam serencamı dünden bugüne objektif bir bakış açısıyla filtrelediğimizde gelen yerel yöneticiler “-bir kısmı hariç-” ya iş bilmez kifayetsiz politika simsarları yada belediyeyi kendi şirketinin bir yan kuruluşu olarak görüp her daim kendine çalışan ferasetsiz ve basiretsiz isimlerdi. Dolayısıyla Mersin, hizmette fetret devri” yaşadı!

Oysa geleceği kavrayabilen feraset sahibi siyasetçilerin ve yerel siyasi figürlerin kavrayış kabiliyeti siyaseti ve yönettiği kurumların yarınını belirlerken bunu kavrayamayan kişi ve kurumların yarınları olamaz.  Çünkü gelecek, ancak ve ancak önünü görebilmek ve yarınları kavrayabilmekle mümkündür. Yerel idarecideki feraset, yönettiği şehrin yarınını kavrayabilmenin izdüşümüdür.

Yarınları tahminde en isabetli yöntem; o geleceği inşa edebilmekten geçer. Bunu yapabildiğiniz sürece kentinizin siyasal tarihinde konuşulan ve daima hep hatırlanan başat aktörü olursunuz.
AK Parti 14 Ağustos 2001’de kuruldu ve 3 Kasım 2002’de ülke siyasetinde önemli bir siyasal aktör oldu. Kesintisiz 17 yıl iktidarda kalarak da kırılması güç bir rekorun sahibi oldu.

AK Parti’nin iktidar serüveni tesadüf değildir. Başarısı, işte bahsettiğim geleceği kavrayabilme kabiliyeti ile ilgilidir.

Mesela, bazı yazarlar zaman içinde bünyede oluşabilecek “siyasal otofaji” ile kendi kendini yiyip bitirerek AK Parti’nin de tıpkı ANAP veya DYP misali yok olacağını düşünseler de bunun böyle olmadığını birkaç seçim geçirdikten sonra anlamış oldular.

Başka neydi peki, sürekli güçlenerek büyüyen büyüdükçe daha fazlasını isteyen bu siyasi atraksiyonun sırrı?

Bir: Öncelikle belirtmem gerekir ki bunun en büyük sırrı iktidarda olmasına rağmen sanki iktidarda değil de muhalefetteymiş gibi davranması…

İki: Reel potilitiği sözde halka rağmen halk için(!) yaptığını söyleyenlerin tersine siyaseti siyaset için değil, siyaseti gerçek manada yapmacıksız halk için yapıyor olması…

Üç: Halkın istediği realist bir politik anlayışı benimseyerek gerektiğinde kendi kendine muhalefet yapabiliyor olması…

Bu üç önemli argüman AK Parti’yi iktidar yaptığı gibi hep iktidarda tuttu. AK Parti bu argümanlar üzerinde yürümeseydi muhtemelen siyasal zemin enfekte olacak kısa başarı öyküsü tıpkı ANAP veya DYP gibi siyasal tarihin tozlu raflarında dar bir alan işgal etmekten öteye gidemeyecekti. 

Cumhur İttifakının getirdiği yansımayı da katarsak bir başarı kazandınız! Bunu perçinlemek, daha ileriye taşımak sizin elinizde. Gelecek neyi formüle eder bilemeyiz. 

Ancak bir Mersin’li olarak beklentimiz mikro perifer özelde Akdeniz ilçemiz, jeo stratejik ve jeo politik konumu ve hizmete aç potansiyeli ile önemli işler yapmaya namzet, başka amaçlara savrulmadan, ajandasında liyakat, dürüstlük ve donanım kriterini belirginleştirmiş, siyaset anlayışı ile Akdeniz’e  “lale devri” yaşatacak bir yerel aktör belediye başkan profili çizmenizdir. İktidarsınız bunu iyi kullanmanızı tavsiye ederken, başarınız veya başarısızlığınızın sadece sizin kişisel sorununuz ve sonunuz olmayacağını aynı zamanda sizden umut bekleyen tüm sosyal katmanların ve kentin tüm dinamiklerinin sorunu ve sonu olacağını bilmenizdir!  Bunu ferasetinize entegre ederseniz başarı kaçınılmaz olacaktır.

Dolayısıyla;  “rüştünüzü ispattan başka çareniz olmadığını da bilmenizi isterim sevgili başkan,  M.Mustafa GÜLTAK!”

Hayırlı olsun!